Âdem Aleyhisselam ve Cennet

ÂDEM ALEYHİSSELAM’IN CENNETTEN ÇIKARILMASI

Bismillahirrahmanirrahim

Konu neden önemli?

İlk insan Âdem aleyhisselamın yaratılışı ve başından geçen olaylar her insanın merak ettiği bir olaydır. Bu merak daha ilköğretim yaşlarında başlar ve hayat boyu devam eder. Kur’an’ı okuyan kişi daha ilk sayfalarda bu konuyla karşılaşmaktadır.

Biz öğretmenlere de bu konuda pek çok soru gelmektedir. Her şeyden önce biz Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri çocuklara Kur’an merkezli sağlıklı bilgiler vermek zorundayız. En azından bu niyet ve gayret içinde olmalıyız. Böyle yaparsak çocuğun dini bilgilerini dolayısıyla dini hayatını sağlam inşa etmiş oluruz. Çünkü Kur’an’da asla şüphe ve çelişki olmaz. Önemli olan onu bizim doğru ve bütünlüğünü koruyarak anlamamızdır. Aksi halde insanların yanlış bilgilenmelerine sebep oluruz. Bilinçaltına yerleşen bu yanlış bilgiler de insanların ileriki yaşlarında ya dine güvenlerini sarsmakta veya dini bilimsel olmamakla suçlamalarına sebep olmakta veya dine lakayt kalmalarını sağlamakta veya dini akılla anlaşılmayacak sadece teslim olunacak bir mistik yapı olarak görmelerine neden olmakta veya bunların dışında başka olumsuzluklar doğurmaktadır. Yani yanlış bilgi aklı tatil etmektedir. Bu konuyla ilgili bize sıkça gelen veya genelde herkesin aklına takılan sorulardan bir kaçı şunlardır:

Madem Allah insanları imtihan için yarattı neden imtihan etmeden cennete koydu?

Eğer her insan Cennette yaşamaları için yaratıldıysa Âdemin suçu yüzünden neden bizler de cennetten mahrum edildik. Bir şeye sebep olan onu yapan gibi değil midir? (Bu Hıristiyanların temel sapma noktalarından biridir. Ayrıca bizdeki kelami ekolleri de bu soru epey uğraştırmıştır.)

Cennette yasak var mıdır?

Cennete girenin tekrar çıkma ihtimali var mı?

Cennette ölüm var mıdır?

Cennette şeytan var mıdır?

Cennette yalan var mıdır?

Cennette kan dökmek var mıdır?

Âdem aleyhisselam cennetten çıkmasaydı biz yine imtihan olacak mıydık?

Eğer Âdem a.s hata yapmasaydı neslinden bazıları hata yapsaydı bir kısmı cennette yaşamaya devam eden bir kısmı da dünyaya sürülenler olmak üzere insanlık ikiye mi bölünecekti? O zaman şeytan kıyamete kadar kah cennettekileri kah dünyadakileri mi saptırmak için uğraşacaktı?

Diyelim ki cennette kalanlardan bazılarını hiç saptıramadı o halde kıyametten sonra o saptıramadıkları nereye gidecekti?

Eğer Âdem a.s hata yapmasaydı Allah’ın şeytana karşı söylediği “sen ve sana uyanlarla cehennemi dolduracağım” sözünün anlamı ne olurdu?

Âdem a.s imtihan için yaratıldıysa ödül yeri olan cennette işi neydi? Cennete konmuşsa orada imtihanın işi neydi?

Cennet gibi “gözlerin görmediği kulakların duymadığı ve hayallerin tasavvur bile edemediği” bir yurttan dünyaya gönderiliş Âdem a.s için cehennem sayılmaz mıydı ve böyle bir ortamda yaşaması mümkün mü?

Konumuza tekrar dönecek olursak; bu konu tarihte de merak edilmiş ve üzerinde çok şeyler söylenmiştir. Ama bu söylenenlerin bir kısmı Kur’an merkezli, bir kısmı da yorum merkezlidir. Bazı âlimler Âdem aleyhisselamın çıkarıldığı cennetin ahirette müminlere vaad edilen ebediyet yurdu olan cennet olduğunu savunmuşlardır. Bazı âlimler de -kelimenin sözlük anlamından yola çıkarak- bu cennetin bir bahçe olduğunu ve bu bahçenin de dünyada olduğunu söylemişlerdir. Konuyla ilgili ayetleri değerlendirdiğimiz zaman bu cennetin dünyadaki bir bahçe olduğu anlaşılmaktadır. Aşağıda konuyla ilgili bilgiler ve deliller verilmiştir.

Delil 1: Âdem (a.s) Dünyadan (Yani Çamurdan) Yaratıldı

Taha 53-55: O, yeryüzünü sizin için bir beşik kıldı, onda sizin için yollar döşedi ve gökten su indirdi; böylelikle bununla her tür bitkiden çiftler çıkardık. Yiyin ve hayvanlarınızı otlatın. Şüphesiz, bunda sağduyu sahipleri için elbette ayetler vardır (Ey insanlar!) Sizi ondan (yani yeryüzünden) yarattık, sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız.

(Bu ayet tek başına bile insanın dünyadan (yani dünyaya ait bir parçadan yani çamurdan) yaratıldığını gösterir. Dünyada yaratıldığını ise Hicr 28-29 ayetleriyle Bakara 30-34. ayetleri birlikte okuduğumuzda anlıyoruz)

Nuh 17: “Allah, sizi yerden bitki bitirir gibi bitirdi (yarattı.) Sonra sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle sizi (yeniden) çıkaracaktır.”

Hicr 33: İblis dedi ki: “Ben, süzme çamurdan, şekillenmiş kokuşmuş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem.”

Yaratılıştan bahseden ayetlerde geçen “tın’in lazib” (cıvık yapışkan bir çamur) , Hamein mesnun (çirkin kokulu, kokuşmuş siyah çamur)gibi ifadeler dünyaya ait şeylerdir.

Âdem (a.s) Dünyada Yaratıldı

Hicr 28-29: Hani Rabbin meleklere demişti: “Ben, süzme çamurdan, şekillenmiş kokuşmuş balçıktan bir beşer yaratacağım. Ona bir biçim verdiğimde ve ona Ruhum’dan üfürdüğümde hemen ona secde ederek (yere) kapanın.

Şimdi de şu ayeti okuyalım:

Bakara 30: Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halifelik oluşturuyorum” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi kılıyorsun?

Görüldüğü gibi ayetler aynı olayın iki farklı cephesini anlatıyor. Birisi insanın yaratılışı (kokuşmuş çamurdan) diğeri de yeryüzündeki konumu (halifelik). Bu iki ayette de muhatap melekler ve iki ayetin sonunda da meleklerin Âdem’e secde etmesi emrediliyor. Çamurdan yaratıştan bahseden birinci ayet inni halikun ile geliyor. İnsanın yeryüzündeki konumundan bahseden ikinci ayet inni cailun ile geliyor. Yani bu ayetler aynı olayı iki farklı yönden anlatıyor. Demek ki insan yeryüzündeki kokuşmuş çamurdan yaratılıyor ve yeryüzünde biri birine halife oluyor.

(Madem halifelik yerde olacaktı bu durum, halifeliğin selefi olan Âdem’in de yerde yaratıldığını bildirir. Çünkü Allah teala yeryüzünde bir halifelik oluşturacağını söyledikten birkaç ayet sonra şöyle buyurur:

Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennete (bahçeye) yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”

Yani yeryüzündeki halifelikten bahsettikten sonra halifeliğin ilk halkaları olan Âdem ve Havva’ya cennete (bahçeye) yerleşin demiş ve onların imtihan konularını bildirmiştir. Elbette bu akış Âdem aleyhisselamın cennetinin halifelik mekânı olan dünyada bir bahçe olduğunu bildirir.)

Şu ayet bu konuda da delildir:

Nuh 17: “Allah, sizi yerden bitki bitirir gibi bitirdi (yarattı.) Sonra sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle sizi (yeniden) çıkaracaktır.” (Dolayısıyla dünyadan biten şey dünyada biter.)

Bu konuyla ilgili aşağıdaki ayetlere de destekleyici delil olarak bakabiliriz:

Araf 29: Sizi ilkin yarattığı gibi yine O’na döneceksiniz.

(Bizim dirilişimizin de Âdem aleyhisselamın ilk yaratılışı gibi olacağına işaret ediyor. Biz dünyada dirileceğiz. Bu da Âdem’in dünyada yaratıldığını akla getiriyor.)

Rum 20: “O’nun âyetlerinden biri de, sizi topraktan yaratmasıdır. Sonra siz, (yer yüzüne) yayılan insanlar oluverdiniz”

(Yeryüzüne ilk yayılanlar Âdem aleyhisselamın nesliydi. Topraktan yaratılan da Âdem aleyhisselamdı.)

Bu konuda daha başka ayetler de vardır. Ama konumuz Âdem aleyhisselamın yaratılışı olmadığı için bu kadarla iktifa ediyoruz.

“Âdem aleyhisselam dünyada yaratılmadı” diyenlerin veya “Evet Âdem yeryüzünde yaratıldı ama sonradan cennete yükseltildi, çıkarıldı” diyenlerin ise her hangi bir delilleri yoktur. Tek hareket noktaları “Allah istese yapamaz mı?” sözü (bu sözün değerlendirilmesi en sonda verildi) ve bazı teorilerdir. Eğer Âdem aleyhisselam yeryüzünde yaratıldıktan sonra cennete yükseltildiyse bu neden Kur’an’da bildirilmedi? Bahçeden kovulması zikrediliyorsa ahiretteki Cennete yükseltilmesi zikre daha layık değil mi? Ve neden ayetler ahiret cennetini her yönden tasvir etmesine rağmen “ilk yurdunuz” diye nitelemiyor. Aksine cennetin “son durak” olduğu ayetlerle sabittir. ( Bkn: Furkan 15, Ra’d 24) Malumdur ki ahiret cennetinin anlatıldığı ayetlerin hiç birinde Âdem aleyhisselamın olayına atıf yoktur. Eğer Âdem aleyhisselamın malum olayı ahiret cennetinde cereyan etseydi cenneti anlatan ayetlerde buna atıf olmaz mıydı?

Delil 2: Âdem aleyhisselam ahiretteki cennetteydi diyenlerin delillerinden biri şu ayettir:

Bakara 36: Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. (ve gulnehbitu)

Diyorlarki; “Bu ayette “inin” deniyor. Demekki cennetteydiler sonra dünyaya indiler.”

Halbuki bu “inin” ( Yani hbt) kelimesi Kur’anın başka ayetlerinde dünyadaki bir yerden başka bir yere inmeyi ifade etmek için de kullanılmıştır. Mesela;

Aynı surede;

Bakara 61: Siz (ise şöyle) demiştiniz: “Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın.” (O zaman Musa:) “Hayırlı olanı, şu değersiz şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır’a inin (ihbituu mısran)….

Ve Hud suresi 48. ayette;

Ey Nuh” denildi. “Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine Bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. (İhbit biselamin)

Demek ki Âdem aleyhisselam hakkında kullanılan “inin” kelimesi dünyadaki bir yerden başka bir yere inmek için de kullanılıyor. O halde “Ahiretteki cennetten dünyaya indirildiler” görüşüne bu ayet delil olmaz.

Delil 3: Kur’an-ı Kerim’de cennet kelimesi sadece Ahiretteki mükâfat yurdu olarak değil “dünyadaki bir bahçe” olarak da kullanılmaktadır. Bu şekilde yirmiye yakın ayet vardır. Aşağıya bu ayetlerden biri alınmıştır;

Onlara şu iki adamı örnek ver: Onlardan birine iki üzüm bağı (üzüm cenneti) vermiş, bağların çevresini hurmalarla donatmış, ikisinin arasına da bir ekinlik koymuştuk. Derken onun büyük bir serveti oldu. Arkadaşıyla konuşurken ona dedi ki: “Benim malım seninkinden daha çok. Adamlardan yana da senden daha üstünüm. Derken kendine zulmederek bağına (cennetine) girdi. Şöyle dedi: “Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum.” (Kehf 34)

Demekki Âdem aleyhisselam hakkında kullanılan “cennet”in illa ahiretteki mükâfat yurdu olması gerekmez. Kur’an dünyadaki bahçelere de cennet demektedir. Zaten cennet arapçada bitki örtüsü, bahçe anlamına gelir.

(Kur’an’daki dünya bahçesi anlamındaki ayetlerden ikisi lam-ı tarifle gelmiştir. Bu ayetler karşı görüşü savunanların delilleri incelenirken verilecektir.)

Delil 4: Âdem aleyhisselamın içine konduğu cennet (bahçe)nin özellikleri ahirette müminlere verilecek cennetin özelliklerine hiç benzememektedir. Konuyla ilgili aşağıya birkaç ayet verilerek yüzeysel bir karşılaştırma yapıldı;

(Bakara 82) İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. Cennet ayetlerinin hemen hemen tamamında şart “iman edip iyi işler yapmak”tır. Âdem aleyhisselam hangi iyi işi karşılığında cennete konmuştu. Ayrıca cennet ebedidir hâlbuki Âdem aleyhisselama orada süresiz kalacağı söylenmemiş hata yaparsa çıkarılacağı söylenmiştir. Hatta şeytan Âdemi kandırırken “bu ağacın meyvesinden yersen burada ebedi kalırsın” demişti.

Demek ki Âdem aleyhisselamın girdiği cennet ahiretteki ebedi kalınacak cennet değildi.

(İnsan 24) Onlara şöyle denecektir : «Şüphesiz bu sizin için bir mükâfattır. Çalışma ve çabanız makbul görülmüştür»

Âdem aleyhisselam hangi çalışmayı yapmıştı da mükâfat olarak ahiret cennetine konmuştu?

(Maide 119) Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte büyük ‘kurtuluş ve mutluluk’ budur.

Cennete girenler cehennemden kurtulmuş olurlar. Âdem aleyhisselam neden kurtulmuştu. Ayrıca Âdem aleyhisselam için (Şeytan sakın seni bu cennetten çıkarmasın sonra mutsuz olursun) deniyor. (feteşka)

(Araf 49) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız.

Hâlbuki Âdem aleyhisselamın hem ölüm korkusu vardı, hem cennetten çıkma korkusu vardı hem de cennetten (yani o bahçeden) çıkarılınca mahzun olmuştu.

(Yunus 10) Oradaki dirlik temennileri: “Selam”dır. Hâlbuki Âdem aleyhisselam girdiği cennette (bahçede) selamet yoktu. Çünkü onu şeytan sürekli vesveseleriyle rahatsız ediyordu.

(Ra’d 24) Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel.

Ahiretteki cennetten “yurdun sonu” diye bahsedilmektedir. Hâlbuki Âdem aleyhisselam o bahçeye henüz yurdun başında girmişti.

(Hicr 46) Oraya esenlikle ve güvenlikle girin.

Âdem aleyhisselam bahçesinde güvende değildi. Her an çıkma tehlikesi vardı. Nitekim korktuğu da başına geldi.

(Hicr 48) onlar ordan çıkarılacak değildirler.

Hepimizin bildiği gibi Âdem aleyhisselam bahçesinden çıkarılmıştı.

(Meryem 63) Onda ‘boş bir söz’ işitmezler.

Hâlbuki Âdem aleyhisselam bahçesinde geç boş sözü o kadar çok yalan söz işitiyorduki şaytan tarafından.

(Furkan 15) Ki onlar için bir mükâfat ve son duraktır. Âdem aleyhisselamın bahçesi ne mükâfattı ne de son durak. İmtihandı ve ilk duraktı (Veya başlangıç noktasıydı)

(Zuhruf 71) Orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı her şey var.

Hâlbuki Âdem aleyhisselamın bahçesinde canı çekmesine rağmen bir ağaç yasaktı.

(Rahman 70) Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır.

Âdem aleyhisselamın bahçesinde hizmetçiler, huriler yoktu. Sadece eşi Havva annemiz vardı. Bir de şeytan.

(Vakıa 25) Orada, ne ‘saçma ve boş bir söz’ işitirler, ne günaha sokma.

Ahiretteki cennette günaha sokma yoktur. Çünkü şeytan yoktur. Âdem aleyhisselamın cennetinde hem günaha sokma vardı hem şeytan hem de boş ve yalan söz.

(Fecr 30) Ey tatmin bulmuş nefis…… Cennetime gir.

Âdem aleyhisselam melek olmak veya ebedi yaşam arzusuyla yasağı çiğnemişti. Demek ki nefsi verilenlerden tam tatmin olmamıştı çünkü orası ebedi cennet değildi. İnsan nefsini ancak ebedi cennet tatmin edebilir.

Bunlara benzer daha pek çok ayetler vardır. Demek ki Âdem aleyhisselamın girdiği cennet ile ahiretteki ebedi cennet arasında isim benzerliğinden başka bir benzerlik yoktur.

Delil 5: Şeytan Allah tealaya isyan edince kınanıp alçaltılarak kovulmuş ve cehenneme gireceği söylenmişti. Kovulan bir alçağın ahiret cennetinde işi neydi? Şeytanın cennete girdiğini söylemek çelişkidir. Kur’an’da ise çelişki olmaz. Bazı eski gafil hikâyeciler şeytanın gizlice cennete girdiğini söylerler ki bu tam bir küfürdür.

Andolsun, senden ve içlerinde sana tabi olacak olanlardan tümüyle cehennemi dolduracağım (Sad 84)

Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım (Araf 18)

Delil 6: Orada kan dökecek ve fitne çıkaracak birini mi oluşturuyorsun? (Bakara 30)

Allah teala insanı yaratacağını söylediğinde melekler “kan dökmek ve fitne çıkarmak”tan bahsetmişlerdi. Hâlbuki ahiret cennetinde ne kan dökmek vardır ne de fitne çıkarmak vardır. Bilakis selamet yurdudur orası. (Krş. Hicr 28-29, Bakara 30…35)

Delil 7: Allah Teâlâ insanları ve cinleri imtihan için yarattığını açıkça bildirmiştir. İnsanların imtihanı Âdem aleyhisselamla başlamıştır. Cinlerin imtihanı ise daha önceden başlamıştı. İlgili ayetleri aşağıya yazıyorum:

Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana kulluk etsinler diye yarattım. (Zariyat 56)

O, amel bakımından hanginizin daha iyi olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. (Mülk 2)

Demek ki Âdem aleyhisselam da iblis de imtihan için yaratılmıştı. İmtihan için yaratılan Âdem’in imtihan sonunda imtihanı kazananlara verilecek olan cennete daha imtihan başlamadan sokulması ne ile açıklanabilr acaba? Bundan daha tuhafı, Âdem aleyhisselamdan önce imtihanı başlayan iblisin imtihanı kaybetmesine rağmen ve Allah tarafından kovulmasına ve cehennemlik olduğu açıkça söylenmesine rağmen ikram yurdu olan cennete girdiğini iddia etmek sanırım bir cinnet olsa gerek. Üstelik -bazı eski hikayecilerce- bunun gizlice olduğunu söylemek????? (Yani -haşa- Allah’tan habersizce)?????

Delil 8: Ahiretteki ebedi Cennet yurdunun şartları ile bu dünya şartlarının çok farklı olduğunu ayet ve hadislerden biliyoruz. Orada ölüm yok, hastalık yok, yaşlılık yok, bıkkınlık yok, yalnızlık yok, Allah’ı görme var, meleklerle konuşma var… Dolayısıyla insan vücudu da bu dünyadakinden farklı olacaktır. Ama dünya için yaratılan vücut yukarıdaki özelliklerin hiç birini taşımaz. Âdem aleyhisselam ile ilgili ayetlere baktığımızda ise onun vücudunun dünyaya ait özellikler taşıdığını anlıyoruz. Âdem aleyhisselam dünyada yaratıldıysa -ki ayetlere göre öyledir- cennete çıkarılırken vücut mu değiştirmişti? Yok, cennette yaratıldıysa tebdil-i kıyafetle mi gelmişti dünyaya?

Aşağıdaki âlimler de Âdem aleyhisselamın çıkarıldığı cennetin dünyadaki bir bahçe olduğunu düşünmüşlerdir. (Gerçi bu bir delil değildir ama bazı insanlar delillerden ziyade kişilerin düşüncelerine önem verdiği için bunu ekledim)

Müfessirlerden Ebu’l-Kasım el-Belhî ve Ebû Müslim el-İsfahânî Âdem aleyhisselamın cennetinin dünyadaki bir bahçe olduğunu söylemişlerdir. (Fahru’d-din Razi)

Ayrıca Ubey b. Ka’b, İbn Abbas, Süfyan b. Uyeyne, Ebu Hanife, Maturidi de Âdem aleyhisselamın konulduğu cennetin dünyadaki bir bahçe olduğunu söylemişlerdir. (bk. Hadi’l- Ervah, İbn Kayyım el-cevziyye, Dımaşk sayfa 25) (Bu bilgi Mustafa İslamoğlunun gerekçeli mealinden alınmıştır.)

Âdem Aleyhisselamın Çıkarıldığı Cennetin Ahiret Cenneti Olduğunu Söyleyenlerin Delilleri:

1. Cenâb-ı Allah dedi ki: Kiminiz kiminize (nesilleriniz birbirlerine yahut müminlerle şeytan birbirlerine) düşman olarak inin. (Araf 24)

Bu ayette geçen “inin” kelimesini Cennetten dünyaya inin olarak yorumlamışlardır. Bu konuyla ilgili delillerimiz yukarıdaki DELİL 2 bölümünde anlatıldı.

2. Muhakkak bu (İblis) sana ve zevcene düşmandır. Sakın sizi Cennet’ten çıkarmasın; sonra zahmet çekersin. Çünkü senin acıkmaman ve çıplak kalmaman ancak burada mümkündür ve sen burada susamazsın ve güneşte yanmazsın. (Taha suresi 118-119.)

Bu âyetlerde Hz. Âdem’in yerleştiği Cennet’in anlatılan vasıfları, yani acıkmamak, susamamak, çıplak kalmamak, güneşte yanmamak, sevap ve mükâfat yurdu olarak mü’minlere va’d edilen cennet’e aid niteliklerdir. Bu vasıfta olan bir cennet (bahçe) dünyada yoktur. Öyle ise Hz. Âdem’in iskân edildiği Cennet, ahirette müminlere va’dedilen cennet’tir.

Bu ayeti kısaca değerlendirelim:

Bu ayet Âdem aleyhisselamın konduğu cennetin ahiret cenneti değil dünyadaki güzel bir bahçe olduğuna açık bir delildir. Bir kaç madde halinde arz edeyim.

a.) Ayette Âdem aleyhisselamın mutsuz, bedbaht olacağının bildirilmesi gideceği yere nisbetledir. Âdem aleyhisselam o bahçeden çıkarılınca Arabistan’ın kızgın çöllerine gönderilmişti. Çünkü yine Kur’an’dan biliyoruz ki Kâbe yeryüzünün ilk inşa edilmiş binasıdır. Yani onu Âdem inşa etmiştir. “inne evvele beytin vudia linnasi lellezi bibekkete” Yani Âdem aleyhisselam; suyu hazır, yiyeceği hazır, giyeceğini de kolayca bulabileceği her şeyiyle yaşamaya hazır bahçeden Arabistanın yakıcı kumlarına düşünce elbette böyle uyarılırdı. Çünkü güzel hazırlanmış bir bahçe insanı güneşten korur, susuz kalmaz (çağlayanları olur çünkü), acıkmaz ve orada çokça yaşayan hayvanlar sayesinde aç ve açıkta kalmaz. Yani bu dünya bahçeleriyle bile kolayca anlaşılacak bu ayet Âdem aleyhisselamın cennette iskân edilmesi gibi önemli bir olaya delil olmaz.

Özetle; Âdem aleyhisselamın mutsuzluğu, böyle her şeyiyle hazır bir bahçeden çıkarılıp zor şartlar altında yaşamak zorunda kalacağı çöl şartlarının mutsuzluğudur. Elbette insan çok güzel ve her şeyiyle hazır olan yüksek bir bahçeden kaynar çöle düşünce çok zahmet çeker, mutsuz olur. Zira burada su yok, yiyecek bulmak çok zor, güneş kavurur, doğru dürüst bir hayvan yok ki giyim kuşam elde etsin.

Aşağıda da “bu ayete göre o bahçenin ahiret cenneti olamayacağının” delilleri var.

b.) Ayrıca bu ayette “şeytanın çıkarmasından” bahsediliyor. Bu da tamamen dünya hayatına işaret ediyor. Çünkü ahirette yegâne malik Allah Teâlâ’dır. Ondan başkası ne izinsiz aykırı konuşabilir ne de aykırı bir iş yapabilirler. Ama dünyada Allah Teâlâ iblise ve şeytanlaşmış insanlara mühlet vermiştir. Her türlü melaneti yapabilme imkânları vardır. Böylece çoğu insanı sapıtır ve nimetlerden mahrum ederler. Böylece insanları huzurlu bir hayattan huzursuz bir hayata çıkarırlar.

Madem bu ayetlerdeki özellikler cennete hamlediliyor. Peki, cennette ölüm var mı ki şeytan Âdem’i ölümle korkutuyor ağacın meyvesini yerse ebedi yaşayacağını söylüyor? Cennette zaten ebedi yaşanmayacak mı?

Cennette şeytan var mı? Cennette yalan var mı? Cennet selamet yurdu değil midir? Oraya girenin ne imtihanı olur ne düşmanı ne de oradan çıkarılma tehdidi ve korkusu. Bunlar tamamen bu dünyaya ait şeylerdir. Âdem aleyhisselamın bahçesi ile ebedi cennetin karşılaştırılması yukarıdaki Delil 4 bölümünde yapıldı.

Ayette geçen ifadeleri biz günlük hayatta bile kullanırız. “Aç değil açık değilsin içinde bulunduğun nimetin kıymetini bil” deriz. O halde ayette geçen ifadeler Âdem aleyhisselama verilen bahçenin güzelliğine ve içinde bulunduğu konumun rahatlığına işaret eder.

Evet, Âdem aleyhisselamın durumunda cenneti hatırlatan üç-dört ifade var. Ama bu ifadeler dünya bahçeleriyle bile kolayca açıklanabilir. Hâlbuki Âdem aleyhisselamın içinde bulunduğu durumun cennetle asla bağdaştırılamayacak 10-15 sebebi var. Bunlar yukarıda Delil 4 kısmında karşılaştırıldı. O halde ayetlere Kur’an bütünlüğünü bozmayacak şekilde anlam vermek zorundayız.

3. Cennet” lafzındaki umum ifade etmeyen elif ve lam (lam-ı tarif) dir. Çünkü bütün cennetlerde birden yerleşmek imkânsızdır. Bundan dolayı bu cennetin, daha önce zikredilmiş olan belli bir cennet olarak anlaşılması gerekir. Müslümanlarca bilinen, belli olan cennet ise sevab yurdu olan cennettir. Binaenaleyh ayetteki “cennet”i bu manada anlamak gerekir.

Bu da kuvvetli bir delil değildir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de ahiret cennetiyle ilgili olan pek çok ayet elif lamsız gelmiştir. (Bakara 25, Ali imran 15, Nisa 122……) Pek çoğu da elif lam ile gelir. Dünyadaki bir bahçeden bahseden Kalem 17 ve Kehf 33. ayetlerinde de cennet kelimesi elif lam ile gelmiştir. Bu durum bu delili zayıflatmaktadır. Elbette bu ayetlerin elif lamlı olup olmaması dil yönünden önemli ayrıntı ve anlamlar ifade eder, bu şüphesiz. Ama bu anlamın ne olduğunu tesbit ederken Kur’an bütünlüğünü bozmamak ve ayetleri kendi aralarında çelişki oluşturmayacak şekilde anlamlandırmak zorundayız. Zira Kur’an’da çelişki zaten yoktur. Ama bazen çelişki bizim yanlış veya eksik anlamamızdan kaynaklanabiliyor.

4. Yine bazı haberlere göre: Allah meleklerinden birisine dünyanın her yerinden topraklar getirterek Hz. Âdem’i Cennet’te yaratmıştır.

Bunun hiçbir sağlam delili yoktur. Bu tamamen bir kurgudur. Çünkü Allah teala Nuh suresi 17. ayette: “Allah, sizi yerden bitki bitirir gibi bitirdi (yarattı.) Sonra sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle sizi (yeniden) çıkaracaktır.” buyuruyor. Bu ayet bütün bu hayalleri silip atıyor. Ayrıca bak. Delil 1.

SONUÇ

Malumunuz Kur’an-ı Kerim insanların bir takım iddiaları karşısında pek çok ayetinde “delilinizi getirin bakalım” diye davalarını isbat etmelerini istemektedir. Böyle ayetler pek çoktur. Bunlara sadece bir örnek verelim:

De ki: “Kesin delilinizi getirin. İşte benimle beraber olanların kitabı ve benden öncekilerin kitabı.” (Enbiya suresi 24)

Yani Allah teala bir iddia ortaya atanlardan kitabi bir delil istemektedir. Yine O şöyle buyurmuştur: “Qul: felillahil huccetul baliğa” (Enam 149)

Fakat malesef biz müslümanların bir alışkanlığımız vardır. Önce sağlam bir delile dayanmadan bazı teoriler, düşünceler öne atarız. Sonra “Alah’ın buna gücü yetmez mi? Alllah istese böyle yapamaz mı?” diye mantık yürütürüz. Elbette ki Allah tealanın her şeye gücü yeter. Ama Allah’ın gücüyle delil getirilmez. Allah tealanın bir sistemi vardır. O sisteminin (sünnetinin) kesinlikle değişmeyeceğini onlarca ayette defalarca bildirmiştir. Sistemini de bize kitabında anlatmıştır. Örneğin Allah istese bir peygamberini cehenneme atabilir mi? Allah’ın buna gücü yetmez mi? Elbette Allah’ın her şeye gücü yeter ama O böyle yapmaz. Çünkü O sünnetinde değişiklik yapmaz. Kendine kulluk edenleri cennetiyle ödüllendireceğini bize bildirmiştir. Allah’ın bildirdiği bu apaçık gerçeğe rağmen hiç bir delile dayanmadan tamamen “Allah istese yapamaz mı” mantığıyla hareket ederek bir peygamberin cehenneme gideceğini iddia etmek ne kadar abestir. Ne kadar usülsüzlüktür. Bu meselede sınırlar o kadar aşılmış ki; Allah tealanın “şunu kesinlikle yapmam” dediği konularda bile çeşitli hayallere dalınmış, kafadan hükümler verilmiş, delil olarak da “Allah istese yapamaz mı” denmiştir. Bunun pratikte ve gerçek hayatta çok örneği vardır. Ama konumuzu dağıtmamak, mecrayı değiştirmemek açısından yukarıdaki hayali örnek yeterli.

Bizim konumuzda biraz buna benziyor. Yukarıdaki verdiğim ayetlerde Allah Teâlâ apaçık olarak Âdem aleyhisselamı dünyada yarattığını bildirmiştir.

İnsanı kendine kulluk için yarattığını da biliyoruz.

Dünya hayatının da imtihan hayatı olduğunu ayetlerden biliyoruz.

Cennetin ise ödül yeri olduğunu yine ayetlerden biliyoruz.

Zalimlerin cennetin kokusunu bile alamayacaklarını yine ayetlere göre biliyoruz.

Kur’anda “Cennet” kelimesinin sadece ahirette verilecek ödül yeri anlamında kullanılmadığını da ayetlere göre biliyoruz.

Bu kadar delile rağmen Âdem’in dünya için yaratıldığını sonra cennette misafir edildiğini sonra yeryüzüne gönderildiğini nasıl ve neye göre söyleyebiliriz?

Mehmet GÜNGÖREN

Din Kültürü Öğretmeni

E-posta: [email protected]