Diyanet İşleri Başkanlığına Cevap

Diyanet’in “imsak ile ilgili açıklaması”na cevap

Süleymaniye Vakfı’nın www.suleymaniyevakfi.org adlı internet sitesinde yer alan, “Türkiye’de en az 40 dakika fazla oruç tutturuluyor” başlıklı yazımıza, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca verilen cevap, tespitimizin doğruluğunu göstermektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı özetle şunu söylemektedir.

“İmsak vakti, sabahleyin doğu ufkunda yatay olarak beliren ve yayılarak yükselen beyazlığın görülmesiyle başlar. Buna astronomik tan denir; bu vakitte güneş, ufka 18° yaklaşmış olur. Astronomik ve atmosferik belirtileri bilen bir Müslüman, imsak vaktini gözlemle tespit edebilir. Ancak usulüne uygun yapılmayan gözlemlerle, namaz ve oruçla ilgili vakitler konusunda tereddütler uyandırmak doğru değildir.” ((Diyanet İşleri Başkanlığı duyurusu için: http://www.diyanet.gov.tr/turkish/dy/Diyanet-Isleri-Baskanligi-Duyuru-3321.aspxProf.

Abdulaziz Bayındır’ın yazısı için: http://www.suleymaniyevakfi.org/bulten/imsak-vakti.html))

Astronomi gök cisimlerini inceleyen bilim dalı olduğu için astronomik tan sadece yıldız gözlemleriyle ilgili bir kavramdır. Onun imsak vakti ile bir ilgisi olamaz.

Bu vakitte bir yıldızı teleskopla gözlemleyen astronom, uzayın derinliklerinde güneş ışınlarının o yıldızın önüne geçmesi sebebiyle net gözlem yapamaz. Bu sırada yeryüzü yoğun bir karanlık içinde olur.

Sabahleyin güneş ufka 12 derece yaklaşınca, ufuk belli belirsiz gözükebilir ve iyi atmosfer şartlarında çevredeki cisimlerin dış hatları seçilebilir. Buna da denizci tanı denir.

Güneş ufkun 10 derece altına geldiğinde netleşme başlar; denizciler ona rasat tanı derler. Çünkü hem yıldızı hem de ufku görüp yönlerini belirleyebilirler.

Konumuz olan Fecr-i sadığın oluşması yani ufukta beliren bu beyaz ışığın genişleyerek netleşmesi için biraz daha beklemek gerekir. Çünkü Allah Teâlâ Bakara suresi 187. ayette şöyle buyurur: “Fecrin ak çizgisi kara çizgisinden sizce, tam seçilinceye kadar yiyin için.”

Osmanlı döneminde takvim hazırlayanlardan hiçbiri bir gözlem yapmamıştır. Öyle olsaydı astronomik tana asla uymazlardı. Onlar bununla da kalmamış, ihtiyatlı olmak için 18 dereceyi 21,5 dereceye çıkarmışlardır. Bugün birçok İslam ülkesi o büyük hatayı sürdürmektedir. Ama Diyanet, 1983’te bunu imsak için 18 dereceye yatsı için ise 17 dereceye çekmiştir.

18. 01.1989’da namaz vakitlerinin gözlemle belirlenmesi için benim de imzaladığım bir karar alınmış; karar, o zaman Diyanet İşleri Başkanlığı görevinde bulunan Prof. Dr. Mustafa Sait YAZICIOĞLU tarafından onaylanarak yürürlüğe konmuştu. Sonra, içinde benim de bulunduğum bir gözlem heyeti kurulmuş ve yaptığımız her gözlemde astronomik tanın, imsak vakti, sabah namazı ve yatsı namazı vaktinin başlangıcı için esas alınamayacağı tespit ve teyit edilmişti.

Başkanlık, İslam âlemine büyük ve kalıcı bir hizmet sunarak nasıl hilal konusunu çözüme kavuşturduysa bu konuyu da ivedilikle çözüme kavuşturmalıdır.

Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır
27 Ağustos 2010