Erdem Uygan
Mustafa Evli’nin tercümesini yaptığı yazıya aşağıda yer alan linke tıklayarak ulaşabilirsiniz. Paranın Faiz Esaretini Kırma Manifestosu
“Paranın Faiz Esaretini Kırma Manifestosu” yazısını aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz. Bağlantı;
Birçok insan, Kur’an’ı Kerim’de geçen: “O, kendi arzusuna göre konuşmuyor. Konuştuğu o şey, kendisine yapılan vahiyden ibarettir.” (Necm 53/3-4) Ayetlerini delil göstermek suretiyle Nebimizin söylediği her şeyin bir vahiy olduğu kanaatine varıyor. Bu makalemizde bunun ne kadar doğru olup-olmadığı üzerinde durulacaktır. Dini konularda bir iddianın doğru olup-olmadığını bilmek için okuduğumuz ayetlerin hem başındaki ve sonundaki ayetleri hem de konuyla ilgili diğer ayetleri birlikte okuyup anlamamız gerekir. Yani, Kur’an’ı, Kur’an[1] gibi okumalıyız. Çünkü Allah böyle emreder.[2] Bir yerde bir ayet gördüğümüz zaman Kur’an’ın başka bir yerinde o ayetin müteşabihini/benzerine de bakmalı ve birlikte okuyup anlamaya çalışmalıyız. Aksi halde ayeti eksik anlamaya ya da konuya yanlış bakmaya yol açmış oluruz. Necm suresinin 3 ve 4. Ayetlerine göre Nebimizin her söylediğini vahiy olarak anlaya bilir miyiz? Konuya ilgili ayetlerin başındaki ayet ile birlikte başlayalım: مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوٰىۚ وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوٰىۜ اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْيٌ يُوحٰىۙ “Arkadaşınız doğru yoldan sapmadı, yanlış kurgulara da kapılmadı. O, kendi arzusuna göre konuşmuyor. Konuştuğu o şey, kendisine yapılan vahiyden ibarettir.” (Necm 53/2-4) Bu ayetlerde kimden, neden bahsettiğini anlamak ve “vahiyden” neyin kastedildiğini bilmek için Kur’an’ın başka yerindeki buna müteşabih/benzer ayetlerin birkaçını örnek vermek istiyoruz: إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ قَلِيلًا مَا […]
Bir evde kadının saçı açık olduğunda rahmet meleklerinin oraya girmeyeceği konusundaki yaygın kanı, bu konuda delil gösterilen hadislerin içeriklerinin iyi anlaşılamamasından veya cümlelerin bağlamından koparılarak kullanılmasından kaynaklanmıştır. Delil olarak kullanılan hadisleri tek tek inceleyelim: 1.ALLAH KENDİSİNDEN ÇEKİNİLMEYE LAYIKTIR Bu konuda günümüzde delil olarak kullanılan bir hadis, evin içinde başkaları yokken dahi Allah’ın bizi görüyor olduğu ve O’nun kendisinden çekinilmeye en layık varlık olduğu şeklindedir. Oysa bu rivayetin baş örtüsüyle hatta kadınlara özel herhangi bir durumla ilgisi yoktur: … Behz bin Hakîm’in dedesinden (Muâviye bin Hayda) (ra) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “Yâ Resulallah, örtülmesi gereken yerlerimizi kimin yanında örtelim?”” diye sordum. Efendimiz: “Sen avretini (hür) karından veya esir olan (karından) başka herkesten sakla!” buyurdu. Ben: “Yâ Resûlallah, ya insanlar birbiriyle iç içe yaşıyorsa /bir arada bulunuyorsa, bana bundan haber ver.” dedim. Efendimiz: “Gücün yettiğince avret yerlerini kimseye göstermemeye çalış!” buyurdu. Ben: “Yâ Resûlallah, peki birimiz (tek başına) boş bir yerde olursa?” diye sordum. Buyurdu ki: “Kendisinden hayâ edilip utanılmaya en lâyık olan Allah”tır.” (İbn Mâce, Nikah, 28 (1920))[1] Görüldüğü gibi rivayet, bir erkeğin avretle ilgili sorusu üzerine, bedenin hangi kısımlarının kimler arasında örtülmesi gerektiğine dair verilen cevabı içermektedir. Allah’ın bizi her an gördüğü bilinciyle yaşamak tavsiye edilmiştir. Ev içinde yalnız […]
Yazar Hakkında
1972 yılında yüce Allah’ın kendisi için uygun gördüğü şartlarla imtihan salonundaki yerini aldı. İmtihanı sürüyor.
1989 yılında, kelimenin içini bütün olumlu anlamları ile tıka basa doldurarak “kardeşim” diye tanımladığı Cenk Durmazel ile tanıştı.
1992 yılından bu yana kendisiyle sayısız programa ve projeye imza attı. Halen devam ediyor.
Herşeyi Yaratan’ın kendisine sınırsız ikramı arasında bir eş ve iki kız evlat da bulunmaktadır.
2007 yılında yavaş yavaş, gerine gerine, henüz yeni fark ettiği cehalet uykusundan uyanmaya başladı. Öylesine derin bir uykudaydı ki mahmurluğunu atması bile bir yılını aldı. Derin ve uzun uykusunda gördüğü acaip rüyaların etkileri eser miktarda da olsa bugün bile devam etmektedir.
O gün itibariyle uyanmak için yüzünü yıkamaya çalıştığı Kur’an isimli tertemiz suyun içinde, bugün hiç çıkmamacasına zevkle yüzmekte ve başka hiçbir şeyle kıyaslanamayacak bu ikramı için Allah’a şükretmektedir.
Hiçbir “izm”i kabul etmez. Hiçbir hizip ve mezhebi kabul etmez. Allah’ın elçileri dışında hiç kimseyi önder ve örnek olarak kabul etmez. Allah’ın kitabından delili olmayan hiçbir şey asla kabulü değildir. Allah’ın ayetleri dışında hiçbir şeyi tartışılmaz kabul etmez. Kimsenin sözü, tezi, dayatması, imanı, inancı, doktrini, ilkesi, devrimi, inkılabı, bilimi, hurafesi, yasası, şeyhi, müridi, lideri, önderi kendisini bağlamamaktadır. Allah’ın ayetlerinden başka yol gösterici kabul etmez. Allah’ın elçisinin, Allah’ın ayetlerinin yeryüzündeki en mükemmel uygulayıcısı olduğunu ve O’nun ayetlerine aykırı söz söylemeyeceğini bilir. Bu nedenle Kur’an’ın tek kaynak olduğunu bilmektedir (Araf 3). Allah’tan başka hiç kimsenin huzurunda saygı duruşuna geçmez ve sadece Allah’ın önünde ve büyük bir şerefle eğilir. İnsanların kendisi için ne dediği umrunda bile değildir. Bizzat Allah’ın “Müslüman” dediği bir kulu olarak ölmek çabasındadır.
Kendisine ait bütün sözleri Sebe Suresi’nin 50. ayeti ile değerlendirilmelidir:
“De ki: Eğer ben saparsam kendi aleyhime sapmış olurum; yok eğer doğru yoldaysam, bu yalnızca Rabbimin bana ilettiği vahiy (Kur’an) sayesindedir. Şüphesiz O her şeyi işitir, O çok yakındır.”
Bu satırları yazan da kendisidir.
https://www.youtube.com/watch?v=CoGTbELy1KY
Eserleri





