Said Nursi ve Reenkarnasyon – 2

Sayın Zekeriyya KOCALAN,

13 Ağustos 2011 tarihinde bize gönderdiğiniz ÜSTAD VE REANKARNASYON başlıklı yazınıza aşağıda cevap verilmiştir. İfadeleriniz özetle şöyledir:

KOCALAN – Teravihle ilgili görüşlerinizi merak ederken, üstadla ilgili reankarnasyon iddiasına rastladım. Hayretler içinde kaldım. O iki yazının tenasühle yakından-uzaktan alakası yok. Yaptığınız sadeleştirme yanlış ve tahrif edilmiş. Adı geçen metnin aslı şöyledir:

“Ben bu anda, seksen Said’den telhis ile tezahür etmişim. Onlar müselsel şahsî kıyametler ve müteselsil istinsahlar ile çalkalanıp şu zamana beni fırlatmışlar.”

Siz bunu şöyle tahrif etmiş, bozmuşsunuz:

“Ben bu anda, seksen Said’in özü olarak ortaya çıkmışım. Onlar zincirleme şahsî kıyametler ve zincirleme tenasüh, yani ruh göçü ile çalkalanıp beni şu zamana fırlatmışlardır.”

Burada tenasüh kelimesini ilave etmişsiniz. Aslı istinsahtır. Tenasüh ruhun bir başka bedene geçmesi istinsah ise çoğalmadır.

Bir başka tahrif ve yanlış da şu ifadelerinizdir:

“Bu konak yerinde yani vücuttaki hücreler nasıl yılda iki kere vücuttan ayrılıyorsa ben de o şekilde elbise değiştiririm; yırtılmış Said’i atar, yeni Said’i giyerim.”

Bu sadeleştirmenin aslı şöyledir:

“Lâkin her senede şu menzilhanelerdeki zerrat, iki muhacereti umumî yaptığından, ene dahi libasını değiştirir, yırtılmış Said’i atar, yeni Said’i giyer”.

“ … her senede ki şu menzilhanelerdeki (vücuduna işaret ettiği açık)  (1) zerreler, hücreler iki genel hicret yaptığından yani vücuttan ayrıldığından, ene ( ruh, ) dahi elbisesini değiştirir, yırtılmış Saidleri atar, yeni Said’i giyer. (2)

1-Bundan ayrı ayrı yaşamış Saidler çıkmaz? Mümkün değil. Her senede iki defa hücreler ayrılıyor. Yani senede iki defa vücut değişiyor.

2- Üstadın bu yazısının başında bir soru var: “öyle ise sen kimsin, Bedenin inhilali (dağılması) ruhun şahsiyetine tesir etmez mi ?“

Ama sizin burada ki yaptığınız sadeleştirmede de yanlışlık var doğrusu şöyle olmalıdır:

“Lakin her senede şu vücutlarda ki zerreler, hücreler iki genel hicret yaptığından yani vücuttan ayrıldıklarından, ene (ruh) dahi elbisesini değiştirir, yırtılmış Saidleri atar, yeni Said’i giyer. “

Ve en önemli nokta: yaptığınız alıntının üstüne bakmamışsınız. Arapça aslı var hemen üstünde. Başınızı kaldırıp bakmamışsınız. Veya görmezden geldiniz. Sizin bütün konuşmanızı, yazınızı boşa çıkartan, bu “büyük iftira” diye bağıran küçücük bir kelime var:

“Fi erbeîneseneten”

40 sene de 80 Said olduğu açık. Her halde bunu da S. Nursi her sene iki defa ayrı vücutlarda dünyaya geldiğini kabul ediyor demezsiniz.

“Ben bu anda, 40 sene çalkalanarak, seksen Said’den telhis ile tezahür etmişim. Onlar müselsel şahsî kıyametler ve müteselsil istinsahlar ile çalkalanıp şu zamana beni fırlatmışlar.”

Eddai de ki yazıya gelince; sizin dediğiniz gibi üstad 1873 doğumlu değil, 1878 doğumludur. O zaman da zaten 41 oluyor yaşı. Bundan da anlaşılıyor ki üstad bu şiiri 40 yaşında olduğunu düşünerek yazmış. Haricilerin Hz. Ali’ye yaptığını Üstada yapmayın.”

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

BAYINDIR – Reenkarnasyon ile ilgili Arapça metni özellikle tercüme etmeyerek risalede mevcut tercüme ile yetindim. Çünkü “Bizi oradaki tercüme bağlar” diyebilirdiniz. Nitekim Said Nursi’nin doğum tarihini, benim baktığım kaynak 1873 olarak gösterdiği halde[1] kabul etmemişsiniz. Bu konuda ihtilaf olduğunu şimdi öğrenmiş oldum.

İşârât’daki Arapça metni ve yaptığım tercümeyi aşağıya alıyorum:

من أنت ؟ أنت أنت بعد موتك ؟ و هل  لخراب البدن تأثير في وحدة الروح ؟

جـ – أنا تولدت الآن متلخصا من ثمانين سعيدا تمخضوا في أربعين سنة بقيامات مسلسلة واستنساخات مسلسلة فهذا السعيد حي ناطق ميتون لو بالإنجماد تماسك ماء الزمان و تمثل أولئك السعيدون و تراأوا لما تعارفوا. تدحرجت عليهم في الاطوار فتفرق مني  ما زان وأخذت منه ما شان . فكما أن أنا الآن هو أنا في هاتيك المراحل كذلك أنا أنا فيما يأتي بموتي من المنازل الا أنه في كل سنة بمهاجرة اثنين لساكني تلك البلاد يجدد أنا لباسه فيلبس السعيد الجديد ويخلع العتيق.

Soru: Sen kimsin? Ölümünden sonra da sen sen misin? Bedenin yıkılmasının ruhun birliğine etkisi var mı?

Cevap: Ben şu an, seksen Said’in özeti olarak doğdum. Onlar zincirleme kıyametler ve zincirleme yeni bedenler, 40 yıl doğum sancısı çektiler. Bu Said canlıdır, konuşur. Zamanın suyu donarak katılaşsa ölü Saidler görüşseler elbette birbirlerini tanımayacaklardır.  O dönemlerde o bedenler üzerinde dolaştım. Düzgün olanı bende bir bölüm oldu, kusurlu olanını aldım (attım). Şu anda ben ben olduğum gibi o konak yerlerinde ben bendim. Ölümümle gelecek konaklarda yine ben ben olacağım. Şu var ki, o beldelerde oturanların iki hicreti sebebiyle ben her yıl elbise değiştiririm; yeni Said’i giyer, eski Said’i atarım[2].

Bu yazının ana cümlesi şudur:

“Onlar zincirleme kıyametler ve zincirleme yeni bedenler 40 yıl doğum sancısı çektiler.”

Kıyamet, kalkış yani ölenin yeniden dirilmesi demektir. Zincirleme kıyametler, zincirleneme olarak meydana gelen tekrar dirilişler demek olur.

“Zincirleme yeni bedenler” ise yenilenen bedenleri ifade eder. Çünkü reenkarnasyon inancına göre önceki beden yok olur ve ruh yeni bir bedenin içinde dünyaya gelir.

“… 40 yıl doğum sancısı çektiler” ifadesi de yeni bedenlerin dünyaya, 40’ar yıl arayla geldiği iddiasıdır.

Burada istinsah, nesh anlamındadır[3]. Nesh, bir şeyi yok edip diğerinin onun yerine geçirmektir[4].  Önceki bedenin yıkılması ve kırkar yıl arayla zincirleme şahsi kıyametlerin olması başka şekilde düşünülemez.

Sizin dediğiniz gibi istinsah çoğaltma anlamına da gelir. Nitekim bir kitaptaki yazıların bir başka kitaba aktarılmasına istinsah denir. Önceki kitap da varlığını sürdürdüğünden kitap sayısı artar. Bu olayda sizin dediğinizin olması mümkün değildir. Çünkü o takdirde aynı anda aynı ruhu taşıyan fakat bedenleri farklı olan seksen Said’in olması gerekir.   Önceki yazımızda istinsaha tenasüh anlamı vermemizin sebebi budur. Yoksa herhangi bir iftira veya yanlış anlama söz konusu değildir.

Sonuç olarak Arapça metinde reenkarnasyon inancı daha açıktır.

Konu ile ilgili olarak daha önce yazdığımız yazıyı okumak için lütfen aşagıdaki linki tıklayınız

Said Nursi Sekseninci Bedeninde miydi?

_________________________________


[1] Bediuzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, Birinci Kısım; Risale-i Nur Külliyatı, İstanbul 1994, c. II, s. 2122.

[2] Bediuzzaman Said Nursî, İşârât,Risale-i Nur Külliyatı, c. II, s. 2340.

[3] İstinsah’ın nesh anlamında olduğu konusunda bkz. es-Sıhah fî’l-luğa, نسح md.

[4] Nesh, bir şeyi yok edip bir başka şeyi onun yerine koymaktır. (Bkz. Lisan’ul-Arab نسح md.)