Kur’ân-ı Kerim Işığında Ehl-i Kitabın Durumu

İslam; ilk insan ve ilk peygamberle başlayarak binlerce yıllık bir süreçte son peygamber Hz. Muhammed (S.A.V)’in şahsında tüm insanlığa indirilen K. Kerim ile tamamlanan, tevhid esaslı bir dindir. Yahudilik ve Hıristiyanlık ise aslında birer İslam peygamberi olan Hz. Musa (a.s), Hz. Davud (a.s) ve Hz. İsa (a.s)’dan sonra gelen muharref kültürün öncüleri din adamlarının, kendilerine emanet olarak verilen, korumakla yükümlü oldukları (Bakara 63,93; Al-i İmran187),İslam dininin esaslarını içeren (Bakara 83; Beyyine 4,5), Allah’ın indirdiği Tevrat’ı,Zebur’uve İncil’i menfaatleri istikametinde değiştirmeleri sonucunda oluşturdukları ve şirk temelinde yapılandırdıkları batıl dinlerdir .(Bakara 79,116; Maide 72,73; Tevbe 30,31)

Tevrat, Zebur ve İncil’in orjinal metinleri her ne kadar tahrifatçılar tarafından büyük ölçüde değiştirilmişse de bu durum daha önce indirilmiş ilahi kitapların ortak mesajını içinde barındıran, kapsayıcı ve tasdikleyici nitelikte olan (Al-İmran 3; Bakara 89,91; Ahkaf 12, 29, 30; Fatır 31), Allah’ın indirmiş olduğu ve koruması altına aldığı son kitap Kur’an (Hicr 9) ile sona ermiştir. Çünkü Kur’an, bu kitaplardaki ayetlerin bazen mesajlarını (Bakara 83), bazen de birebir orijinal metinlerini aktarmıştır (Fetih 29; Maide 32, 44, 45, 46). Yani Tevrat, Zebur ve İncil’in hükümlerini ve ortak mesajlarını kaynağından öğrenmek isteyen kişi mutlaka Kur’an’ı okumalıdır. Bunun yanında Kur’an, hangi gerekçelerle, hangi ayetlerin nasıl ve kimler tarafından değiştirildiğini de detaylı olarak ele alır (Al-i İmran 23, 24, 75, 78; Nisa 46; Maide13, 14, 18, 70). Daha sonra meydan okuma (Bakara 23, 24; Enbiya 24) ve lanetleşme de (Al-i İmran 61) dahil olmak üzere çeşitli tartışma metotlarını kullanarak ehli kitabın ortaya attığı tüm gerekçeleri delilleriyle birlikte çürütür.(Al-i İmran 65, 66, 67; Zuhruf 81; Enbiya 22)

K. Kerim; kitap ehlinin gerçekleri bile bile nasıl çarpıttıklarını (Al-i İmran 78; Maide 60, 65), Allah’a ve peygamberlerine nasıl iftira attıklarını (Maide 116-118; En’am 91; Tevbe 30, 31; Hud 18,19; Saf 7) Allah’ın yetkilerini nasıl kendilerinde gördüklerini ve sözde yetkilerle insanların üzerinde nasıl dini, siyasi, sosyal ve ekonomik (Maide 62, 63; Tevbe 31, 34, 35) hâkimiyet kurduklarını tüm boyutlarıyla ortaya koyduktan sonra müslümanların nasıl bir tavır sergilemesi gerektiğini söyler. (Bakara 109; Al-i İmran 64; Maide 48-52, 67, 75; Ankebut 46, Ahkaf10)

Apaçık gerçekler karşısında inat eden ve zorbalık yapanların psikolojik tahlilini (Al-i İmran 120; Yunus 36; Kasas 50) yaparak sadece dilleriyle söylediklerini değil kalplerinde sakladıkları asıl gerçekleri de gözler önüne serer (Al-i İmran 69-71, 75, 78; Nisa 155; Bakara 146; En’am 20). Böyle davrandıkları sürece dünyada ve ahirette başlarına ne tür felaketler geleceği de hatırlatılarak (Al-i İmran 112, Maide 64, Al-i İmran 22,77; Bakara 174, 175) doğru davranmaya çağrılır.(Nisa 47, 48, 170-172; Bakara 41, 42; Al-i İmran 64, 98-99; Nisa 171-172; Maide 75-77) Ayrıca içlerinden, apaçık gerçekler karşısında kendini değiştirmeye meyilli olan, ayetlere teslim olan ve nihayet mü’min olma şerefine erişen bir grubun varlığı da belirtilerek aslında kendi aralarında da mutlak bir ittifakın olmadığı vurgulanır. (Al-i İmran 113-115; Maide 69, 82-86; Kasas 51-53.)

Kur’an aslında diğer ilahi kitapları ve peygamberleri reddetmek bir tarafa onlara imanı, mü’minlerin iman şartı olarak belirlemiş ve kendi bünyesinde koruyarak evrensel bir boyuta taşımıştır (Bakara 4; Al-i İmran 84). Bu nedenle Kur’an, sadece Hz. Muhammed (S.A.V)’den bahsetmez. Başta Hz. Musa(a.s) ve Hz. İsa (a.s) ayrıntılı olmak üzere yirmiye yakın İsrailoğullarına gönderilen peygamberi konu edinir; hayatlarını, mücadelelerini, mesajlarını mü’minlere aktararak örnek almalarını ister. (En’am 90) Dolayısıyla Kur’an’ı okuyan ve ona iman eden bir kişi daha önce indirilmiş ilahi kitapları da indirildiği şekliyle tanımış ve onlara iman etmiş olur. Kur’an, Yahudi ve Hıristiyanlara çağrı yaparak dürüst davranmaları gerektiğini (Maide 116-118), apaçık gerçekleri saklamamaları gerektiğini aksi takdirde kendilerini destekleyen kitaba ve peygambere inanmamaları neticesinde herhangi bir temel üzerinde olamayacaklarını açıkça söyler (Maide 68; Beyyine 4,5).

Bu nedenle Yahudi ve Hıristiyanların kendi kitaplarında ve inançlarında samimi olduklarının tek göstergesi Kur’an’a ve Resulullah (S.A.V)’a iman edip müslüman olmalarıdır (Bakara 41,42; Hud 17; Saf 6; Maide 52, 111; Cuma 5). Üstelik kendi kitapları ve peygamberleri de zaten kendilerine böyle yapmalarını emretmektedir. (Tevrat, Tesniye 18:18-19.), (Tevrat, Tesniye 33:2), (Tevrat, Mezmurlar 45/1,17), (Tevrat, Haggay 2:7), (İncil, Yuhanna 16/7,13), (İncil, Yuhanna 14/16), (İncil, Yuhanna 14/30)

EHLİ KİTABIN KORUMASI GEREKEN EMANET: ALLAH’IN KİTABI

Bakara 63. Sizden kesin söz almıştık. Tur dağını yükselterek tepenize dikmiştik. “Allah’a karşı gelmekten sakınanlardan olabilmeniz için, size verdiğimiz Kitâb’a kuvvetle sarılın, onda bulunanları hatırda tutun” demiştik. Bakara 93. Sizden kesin söz almış ve Tur’u tepenize dikmiştik,”Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve dinleyin” demiştik. “İşittik ve karşı geldik” dediler de inkârları yüzünden buzağı sevgisi kalplerine sindirildi. De ki, “Eğer inanmışsanız, imanınız size ne kötü şey emrediyor?” Âl-i İmrân 187. Allah, Kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacaksınız ve gizlemeyeceksiniz, diye ahid almıştı. Onlar ise, onu arkalarına atıp az bir değere değiştiler. Alış verişleri ne kötüdür!

İLAHİ KİTAPLARDAKİ İSLAM ESASLARI

Bakara 83. İsrâîloğullarından, “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, anne babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilik edin, insanlarla güzel güzel konuşun, namazı kılın, zekâtı verin” diye söz almıştık. Sonra siz pek azınız müstesna, döndünüz. Sizler zaten döneksiniz. Beyyine 4. Ama kendilerine Kitâb verilenler, onlara apaçık belge geldikten sonra ayrılığa düştüler. Beyyine 5. Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah’a has kılarak O’na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekâtı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur.

EMANETE İHANET VE İMANA ŞİRK BULAŞTIRMA

Bakara 79. Yazıklar olsun, Kitabı elleriyle yazıp, sonra da onu az bir değere satmak için, “Bu Allah katındandır” diyenlere! Yazık ellerinin yazdıklarına! Yazık kazandıklarına! Bakara 116. “Allah oğul edindi” dediler; haşa, oysa, göklerde ve yerde olanlar O’nundur. Hepsi O’na boyun eğmişlerdir. Mâide 72. Andolsun ki, “Allah ancak Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kâfir oldular. Oysa Mesih, “Ey İsrâîloğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin; kim Allah’a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram eder, varacağı yer ateştir, zulmedenlerin yardımcıları yoktur” dedi. Mâide 73. Andolsun ki, “Allah üçten biridir” diyenler kâfir olmuştur; oysa tanrı ancak bir tek Tanrı’dır. Dediklerinden vazgeçmezlerse, andolsun onlardan inkâr edenler elem verici bir azaba uğrayacaktır. Tevbe 30. Yahudiler, “Üzeyr Allah’ın oğludur” dediler; Hristiyanlar, “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu, daha önce inkâr edenlerin sözlerine benzeterek ağızlarında geveledikleri sözdür. Allah onları yok etsin! Nasıl da uyduruyorlar; Tevbe 31. Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu Mesih’i rableri olarak kabul ettiler. Oysa tek Tanrı’dan başkasına kulluk etmemekle emrolunmuşlardı. Ondan başka tanrı yoktur. Allah, koştukları eşlerden münezzehtir.

TASDİKLEYİCİ VE KAPSAYICI SON İLAHİ KİTAP KUR’AN

Âl-i İmrân 3. Kendisinden önceki Kitapları tasdik eden Hak Kitâb’ı sana indirdi. Önceden insanlara yol gösterici olarak Tevrat ve İncil’i de indirmişti. Bakara 89. Vaktaki Allah katından onlara, kendilerinde olanı tasdik eden Kitâb geldi ki onlar bundan önceleri, inkâr edenlere karşı kendilerine yardım gelmesini beklerlerdi, bildikleri gelince onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti, inkâr edenlerin üzerine olsun. Bakara 91. Onlara, “Allah’ın indirdiğine inanın” denildiğinde “Bize indirilene inanırız” deyip ondan sonra gelen Kur’ân’ı inkâr ederler; hâlbuki o, ellerinde bulunan Tevrat’ı tasdik eden hak bir Kitâb’dır. Onlara “Eğer inanıyor idiyseniz niçin daha önce Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?” diye sor. Ahkâf 12. Kur’ân’dan önce, Musa’nın Kitabı, Tevrat, bir rahmet ve rehberdir. Bu Kur’ân, zulmedenleri uyarmak ve iyi davrananlara müjde olmak üzere Arap diliyle indirilmiş, kendinden öncekileri doğrulayan bir Kitâb’dır. Ahkâf 29. Kur’ân’ı dinleyecek cinlerden bir takımını sana yöneltmiştik. Onlar Kur’ân’ı dinlemeğe hazır olunca birbirlerine: “Susun” dediler Kur’ân’ın okunması bitince, her biri birer uyarıcı olarak milletlerine döndüler. Ahkâf 30. Şöyle dediler: “Ey milletimiz! Doğrusu biz, Musa’dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, gerçeği ve doğru yolu gösteren bir Kitâb dinledik.” Fâtır 31. Bu, sana vahyettiğimiz, öncekileri doğrulayan gerçek Kitâb’dır. Allah şüphesiz kullarından haberdardır, görendir. Hicr 9. Doğrusu Kitabı Biz indirdik, onun koruyucusu elbette Biziz.

KUR’AN; İLAHİ KİTAPLARIN MESAJLARINI VE METİNLERİNİ BÜNYESİNDE BARINDIRARAK EVRENSEL BOYUTA TAŞIR

Bakara 83. İsrâîloğullarından, “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, anne babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilik edin, insanlarla güzel güzel konuşun, namazı kılın, zekâtı verin” diye söz almıştık. Sonra siz pek azınız müstesna, döndünüz. Sizler zaten döneksiniz. Fetih 29. Muhammed Allah’ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkârcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükûa varırken, secde ederken, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat’ta anlatılan vasıflarıdır. İncil’de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkârcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vaat etmiştir. Mâide 32. Bunun için İsrâîloğullarına şöyle yazdık: “Kim bir kimseyi bir kimseye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu diriltirse (ölümden kurtarırsa) bütün insanları diriltmiş gibi olur”. Andolsun ki, onlara belgelerle peygamberlerimiz geldi, sonra buna rağmen, onların çoğu yeryüzünde taşkınlık edenler oldu. Mâide 44. Doğrusu Biz yol gösterici olarak Tevrat’ı indirdik. Kendisini Allah’a teslim etmiş peygamberler, Yahudi olanlara onunla ve Rabbe kul olanlar, bilginler de Allah’ın Kitâb’ından elde mahfuz kalanla hükmederlerdi. Tevrat’a şahittiler. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun, ayetlerimi hiçbir değerle değiştirmeyin; Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kâfirlerdir. Mâide 45. Orada onlara cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe dişle ve yaralara karşılıklı ödeşme yazdık. Kim hakkından vazgeçerse bu, onun günahlarına keffaret olur. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar zalimlerdir. Mâide 46. Onların yolu üzerine arkalarından Meryem oğlu İsa’yı, ondan öce gelmiş bulunan Tevrat’ı doğrulayarak gönderdik. Ona, yol gösterici, aydınlatıcı olan ve önünde bulunan Tevrat’ı doğrulayan İncil’i sakınanlara öğüt ve yol gösterici olarak verdik.

VAHYİ EMANETİ HANGİ GEREKÇELERLE, KİMLER, NASIL DEĞİŞTİRİYOR

Âl-i İmrân 23. Kendilerine Kitâbdan bir pay verilenleri, görmedin mi? Onlar aralarında hüküm vermek için Allah’ın Kitâbına çağırılmışlar sonra onlardan bir takımı dönmüşlerdir. Onlar temelli yüz çevirenlerdir. Âl-i İmrân 24. Bu, onların: “Bize ateş sadece sayılı birkaç gün değecektir” demelerindendir. Uydurup durdukları şeyler, onları dinlerinde yanıltmıştır. Âl-i İmrân 75. Kitâb ehli arasında kantarla emânet bıraksan onu sana ödeyen ve bir dinar emânet etsen, tepesine dikilmedikçe onu sana ödemeyen vardır. Bu, onların: “Kitapsızlara karşı üzerimize bir sorumluluk yoktur” demelerindendir. Onlar bile bile Allah’a karşı yalan söylemektedirler. Âl-i İmrân 78. Onlardan bir takımı, Kitâbda olmadığı halde Kitâbdan zannedesiniz diye dillerini eğip bükerler. O, Allah katından olmadığı halde: “Allah katındandır” derler, bile bile Allah’a karşı yalan söylerler. Nisâ 46. Yahûdîlerden, öyleleri var ki, kelimelerin yerlerini değiştiriyorlar (ve şöyle diyorlar) : “İşittik ve isyan ettik”, “Dinle, dinlemez olası” ve dillerini eğip bükerek : “Râinâ (bizim çoban)” diyerek dinî taşlıyorlar. Şayet: “İşittik ve itaat ettik, dinle ve bizi gözet” demiş olsalardı, onlar için daha iyi daha doğru olurdu. İşte Allah inkârları yüzünden onlara lânet etmiştir. Onların ancak pek azı inanır. Mâide 13. Sözlerini bozdukları için onlara lânet ettik, kalplerini katılaştırdık. Onlar sözleri yerlerinden değiştirirler. Kendilerine belletilenin bir kısmını unuttular. İçlerinden pek azından başkasının daima hainliklerini görürsün, onları affet ve geç. Allah iyilik yapanları şüphesiz sever. Mâide 14. “Biz Hristiyanız” diyenlerden de söz almıştık; onlar, kendilerine öğretilenin bir kısmını unuttular, bu yüzden aralarına kıyamete kadar düşmanlık ve kin soktuk. Allah, yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir. Mâide 18. Yahudiler ve Hıristiyanlar, “Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz” dediler. Öyleyse günahlarınızdan ötürü size niçin azab ediyor? Bilakis siz O’nun yarattığı insanlarsınız” de, Allah dilediğini bağışlar, dilediğine azâb eder. Göklerin, yerin ve ikisinin arasındakilerin hükümranlığı Allah’ındır. Dönüş O’nadır. Mâide 70. Andolsun ki İsrâîloğullarından söz aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Nefislerinin hoşlanmadığı bir şeyle onlara her ne zaman peygamber gelse, bir kısmını yalanlarlar ve bir kısmını da öldürürlerdi.

MEYDAN OKUMA VE LANETLEŞME GİBİ METOTLARLA İLERİ SÜRDÜKLER İDDALARIN GEÇERSİZLİĞİ

Bakara 23. Eğer kulumuz (Muhammed)e indirdiğimiz (Kur’ân)dan şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah’tan başka bütün şâhitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın; eğer doğru iseniz (bunu yapın). Bakara 24. Yok eğer yapamadınızsa ki asla yapamayacaksınız, o zaman yakacağı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. Enbiyâ 24. O’nu bırakıp tanrılar mı edindiler? De ki: “Kesin delilinizi getirin. İşte benim ve ümmetimin Kitâb’ı ve senden öncekilerin Kitâbları.” Hayır; onların çoğu gerçeği bilmez de yüz çevirirler. Âl-i İmrân 61. Sana ilim geldikten sonra, bu hususta seninle kim tartışacak olursa, de ki: ” Gelin, oğullarımızı, oğullarınızı, kadınlarımızı, kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra lânetleşelim de, Allah’ın lânetinin yalancılara olmasını dileyelim”.

TARİHSEL GERÇEKLER VE AKLİ METOTLARLA İLERİ SÜRDÜKLERİ İDDALARIN GEÇERSİZLİĞİ

Âl-i İmrân 65. Ey Kitâb ehli! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de şüphesiz ondan sonra indirilmiştir. Akletmiyor musunuz? Âl-i İmrân 66. Siz, bilginiz olan şey üzerinde tartışanlarsınız. Ama bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışırsınız. Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz. Âl-i İmrân 67. İbrâhîm, Yahûdî de, Hristiyan da değildi, ama doğruya yönelen bir müslümandı; puta tapanlardan değildi. Zuhruf 81. De ki: “Eğer Rahman olan Allah’ın çocuğu olsa, kulluk edenlerin ilki ben olurdum.” Enbiyâ 22. Eğer yerle gökte Allah’tan başka tanrılar olsaydı, ikisi de bozulurdu. Arşın Rabbi olan Allah, onların vasıflandırdıklarından münezzehtir.

BİLE BİLE ÇARPITILAN GERÇEKLER

Âl-i İmrân 78. Onlardan bir takımı, Kitâbta olmadığı halde Kitâbdan zannedesiniz diye dillerini eğip bükerler. O, Allah katından olmadığı halde: “Allah katındandır” derler, bile bile Allah’a karşı yalan söylerler. Mâide 59. De ki, “Ey Kitâb ehli! Allah’a, bize indirilene ve daha önce indirilene inanmanızdan ve çoğunuzun fasık olmasından ötürü mü bizden hoşlanmıyorsunuz?” Mâide 60. De ki : “Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size söyleyeyim mi? Allah kim(ler)e lânet ve gazâb etmiş, kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte onların yeri daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır. Mâide 61. Size geldiklerinde “İnandık” derler, oysa yanınıza inkârcı olarak girmiş ve yine inkârcı olarak çıkmışlardır. Gizlemekte olduklarını Allah daha iyi bilir. Mâide 62. Onlardan çoğunun günaha, haksızlığa ve haram yemeğe koşuştuklarını görürsün. Yaptıkları ne kötüdür! Mâide 63. Rabbe kul olanlar ve bilginlerin onlara günah söz söylemeyi ve haram yemeyi yasak etmeleri gerekmez miydi? Yapmakta oldukları ne kötüdür! Mâide 64. Yahudiler, “Allah’ın eli sıkıdır” dediler; dediklerinden ötürü elleri bağlansın, lânet olsun. Hayır, O’nun iki eli de açıktır, nasıl dilerse sarf eder. Andolsun ki, sana Rabbinden indirilen sözler onların çoğunun azgınlığını ve inkârını artıracaktır. Onların arasına kıyamete kadar sürecek düşmanlık ve kin saldık. Savaş ateşini ne zaman körükleseler Allah onu söndürür. Yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Allah bozguncuları sevmez. Mâide 65. Şayet Kitâb ehli inanıp karşı gelmekten sakınsalardı, kötülüklerini örterdik ve onları nimet cennetlerine koyardık. Mâide 66. Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kur’ân’a gereğince uygulasalardı, her yönden nimete ermiş olurlardı. İçlerinde orta yolu tutan bir zümre vardı, çoğunun işledikleri ise kötü idi.

ALLAH’A VE PEYGAMBERLERİNE İFTİRALAR ATARAK İLAHİ MESAJI BULANDIRMA ÇABALARI

Mâide 116. “Allah, “Ey Meryem oğlu İsâ! Sen mi insanlara Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı olarak benimseyin dedin?”demişti de, “Hâşâ, hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem, şüphesiz Sen onu bilirsin; Sen, benim içimde olanı bilirsin; ben Senin içinde olanı bilmem; doğrusu görülmeyeni bilen ancak Sensin” demişti, Mâide 117. “Ben onlara sadece Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin diye bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetçe onlar hakkında şahit idim, beni aralarından aldığında onları Sen gözlüyordun. Sen her şeye şahitsin.” Mâide 118. “Onlara azap edersen, doğrusu onlar Senin kullarındır; onları bağışlarsan, Güçlü olan, Hakim olan şüphesiz ancak Sensin.” En’âm 91. “Allah hiçbir insana bir şey indirmemiştir” demekle Allah’ı gereği gibi değerlendiremediler. De ki: “Musa’nın insanlara nur ve yol gösterici olarak getirdiği Kitâb’ı kim indirdi? Ki siz onu kâğıtlara yazıp bir kısmını gösterip çoğunu gizlersiniz, atalarınızın ve sizin bilmediğiniz size onunla öğretilmiştir.” “Allah” de, sonra da onları daldıkları sapıklıkta bırak, oynasınlar. Tevbe 30. Yahudiler, “Üzeyr Allah’ın oğludur” dediler; Hristiyanlar, “Mesîh Allah’ın oğludur” dediler. Bu, daha önce inkâr edenlerin sözlerine benzeterek ağızlarında geveledikleri sözdür. Allah onları yok etsin! Nasıl da uyduruyorlar; Tevbe 31. Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu Mesih’i rableri olarak kabul ettiler. Oysa tek Tanrı’dan başkasına kulluk etmemekle emrolunmuşlardı. Ondan başka tanrı yoktur. Allah, koştukları eşlerden münezzehtir. Hûd 18. Yalan söyleyerek Allah’a iftira edenden daha zalim kim vardır? İşte bunlar Rablerine götürülürler ve şâhidler: “Rablerine yalan söyleyenler bunlardır” derler. Bilin ki Allah’ın lâneti haksızlık yapanlaradır. Hûd 19. Bunlar Allah’ın yolundan alıkoyarlar ve o yolu eğriltmeğe çalışırlar; işte onlar âhireti inkâr edenlerdir. Saf 7. Müslüman olmağa çağırılmışken gelmeyip Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir? Allah, zalim olan milleti doğru yola eriştirmez.

İHANETİN GERÇEK SEBEBİ: DİN ADAMLARININ HALKIN ÜZERİNDEKİ SÖMÜRÜ VE SALTANATLARI

Mâide 62. Onlardan çoğunun günaha, haksızlığa ve haram yemeğe koşuştuklarını görürsün. Yaptıkları ne kötüdür! Mâide 63. Rabbe kul olanlar ve bilginlerin onlara günah söz söylemeyi ve haram yemeyi yasak etmeleri gerekmez miydi? Yapmakta oldukları ne kötüdür! Tevbe 31. Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu Mesih’i rableri olarak kabul ettiler. Oysa tek Tanrı’dan başkasına kulluk etmemekle emrolunmuşlardı. Ondan başka tanrı yoktur. Allah, koştukları eşlerden münezzehtir. Tevbe 34. Ey inananlar! Hahamlar ve rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler. Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele. Tevbe 35. Bunlar cehennem ateşinde kızdırıldığı gün, alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak, “Bu, kendiniz için biriktirdiğinizdir; biriktirdiğinizi tadın” denecek. 

MÜSLÜMANLARIN TAVRI: İMANİ DURUŞ, DOĞRU İSTİKAMET, HAKKI VE HAKİKATI TEBLİĞ

Bakara 109. Kitâb ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah’ın emri gelene kadar onları affedin, geçin. Allah muhakkak her şeye Kadir’dir. Âl-i İmrân 64. De ki: “Ey Kitâb ehli! Ancak Allah’a kulluk etmek, O’na bir şeyi eş koşmamak, Allah’a bırakıp birbirimizi rab olarak benimsememek üzere, bizimle sizin aranızda müşterek bi söze gelin”. Eğer yüz çevirirlerse: “Bizim Müslüman olduğumuza şâhid olun” deyin. Mâide 48. Kur’ân’ı, önce gelen Kitâb’ı tasdik ederek ve ona şahit olarak gerçekle sana indirdik. Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet; gerçek olan sana gelmiş bulunduğuna göre, onların heveslerine uyma! Her biriniz için bir yol ve bir yöntem kıldık; eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, fakat bu, verdikleriyle sizi denemesi içindir; o halde iyiliklere (bu dine hizmete) koşuşun, hepinizin dönüşü Allah’adır. O, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirir. Mâide 49. O halde, Allah’ın indirdiği Kitâb ile aralarında hükmet, Allah’ın sana indirdiği Kur’ân’ın bir kısmından seni vazgeçirmelerinden sakın, heveslerine uyma; eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah bir kısım günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. İnsanların çoğu gerçekten fasıktırlar. Mâide 51. Ey İnananlar! Yahudileri ve Hristiyanları dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez. Mâide 67. Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez. Mâide 75. Meryem oğlu Mesih sadece peygamberdir, ondan önce de peygamberler geçmiştir, onun annesi dosdoğrudur, her ikisi de yemek yerlerdi. Onlara ayetleri nasıl açıkladığımıza bir bak, sonra da bak ki (haktan) nasıl yüz çeviriyorlar! Ankebût 46. Kitâb ehlinden zulmedenlerin haricîndekilerle en güzel şekilde mücadele edin, şöyle deyin: “Bize indirilene de, size indirilene de inandık; bizim Tanrımız da, sizin Tanrınız da birdir, biz O’na teslim olmuşuzdur.” Ahkâf 10. De ki: “Eğer bu Kitâb Allah katından ise ve siz de onu inkâr etmişseniz; İsrâîloğullarından bir şahit de bunun böyle olduğuna şehadet edip de inanmışken, siz yine de büyüklük taslarsınız, bana söyleyin kendinize yazık etmiş olmaz mısınız?”Doğrusu Allah zalim milleti doğru yola eriştirmez.

PSİKOLOJİK TAHLİLLERİ: APAÇIK GERÇEKLER KARŞISINDAKİ KAYPAKLIKLAR, KALPLERİNDE GİZLEDİKLERİ, DİLLERİYLE YALANLADIKLARI GERÇEKLER VE MÜSLÜMANLARA OLAN KİNLERİ

Âl-i İmrân 120. Size bir iyilik gelse, onların fenasına gider; başınıza bir kötülük gelse buna sevinirler. Sabreder ve sakınırsanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Allah işlediklerinin hepsini ilmiyle kuşatmıştır. Yûnus 36. Onların çoğu zanna uyarlar; zanna göre hareket etmek, hakikat karşısında bir şey ifade etmez. Allah, yaptıklarını şüphesiz bilir. Kasas 50. Eğer, Sana cevap veremezlerse, onların sadece heveslerine uyduklarını bil. Allah’tan bir yol gösterici olmadan hevesine uyandan daha sapık kim vardır? Allah zalim milleti şüphesiz ki doğru yola eriştirmez. Âl-i İmrân 69. Kitâb ehlinden bir takımı sizi sapıtmak isterler; oysa kendilerini saptırırlar da farkına varmazlar. Âl-i İmrân 70. Ey Kitâb ehli! Sizler göz göre göre Allah’ın ayetlerini niçin inkâr ediyorsunuz? Âl-i İmrân 71. Ey Kitâb ehli! Niçin hakkı batıla karıştırıyor ve bile bile hakkı gizliyorsunuz? Âl-i İmrân 75. Kitâb ehli arasında kantarla emânet bıraksan onu sana ödeyen ve bir dinar emânet etsen, tepesine dikilmedikçe onu sana ödemeyen vardır. Bu, onların: “Kitâbsızlara karşı üzerimize bir sorumluluk yoktur” demelerindendir. Onlar bile bile Allah’a karşı yalan söylemektedirler. Al-i İmrân 78. Onlardan bir takımı, Kitâbta olmadığı halde Kitâbdan zannedesiniz diye dillerini eğip bükerler. O, Allah katından olmadığı halde: “Allah katındandır” derler, bile bile Allah’a karşı yalan söylerler. Nisâ 155. Sözleşmelerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri, “Kalplerimiz perdelidir” demelerinden ötürü Allah, evet, inkârlarına karşılık onların kalplerini mühürledi, onun için bunların ancak pek azı inanır. Bakara 146. Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Onlardan bir takımı, doğrusu bile bile hakkı gizlerler. En’âm 20. Kendilerine Kitâb verdiklerimiz, onu (peygamberi) çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar; fakat kendilerine yazık ettiler, çünkü onlar inanmazlar.

DÜNYEVİ CEZALARI VE SEBEPLERİ

Âl-i İmrân 112. Nerede bulunsalar Allah’ın ve inanan insanların himayesinde olanlar müstesna onlara alçaklık damgası vurulmuştur. Allah’tan bir gazaba uğradılar, onlara aşağılık damgası vuruldu. Bu, Allah’ın ayetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerindendir. Bu, karşı gelmeleri ve taşkınlık yapmalarındandır. Mâide 64. Yahudiler, “Allah’ın eli sıkıdır” dediler; dediklerinden ötürü elleri bağlansın, lânet olsun. Hayır, O’nun iki eli de açıktır, nasıl dilerse sarf eder. Andolsun ki, sana Rabbinden indirilen sözler onların çoğunun azgınlığını ve inkârını artıracaktır. Onların arasına kıyamete kadar sürecek düşmanlık ve kin saldık. Savaş ateşini ne zaman körükleseler Allah onu söndürür. Yeryüzünde bozgunculağa koşarlar. Allah bozguncuları sevmez.

AHİRETTEKİ CEZALARI

Âl-i İmrân 22. Onlar, dünya ve âhirette işleri boşa çıkacak olanlardır. Onların hiç yardımcıları da yoktur. Âl-i İmrân 77. Allah’ın ahdini ve yeminlerini az bir değere değişenlerin, işte onların, âhirette bir payları yoktur. Allah onlara kıyamet günü hitap etmeyecek, onlara bakmayacak, onları temize çıkarmayacaktır. Elem verici azâb onlar içindir. Bakara 174. Gerçekten, Allah’ın indirdiği Kitâb’dan bir şeyi gizlemede bulunup onu az bir değere değişenler var ya, onların karınlarına tıkındıkları ancak ateştir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları günahlardan arıtmaz. Onlara elem verici azâb vardır. Bakara 175. Onlar doğruluk yerine sapıklığı, mağfiret yerine azâbı almışlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklı imişler (!)

GERÇEKLER KARŞISINDA DOĞRU DAVRANMAYA ÇAĞRI

Nisâ 47. Ey Kitâb verilenler! Yüzleri silip arkaya çevirerek enseler gibi dümdüz yapmadan yahut cumartesi güncüleri lânetlediğimiz gibi lânetlemeden önce, elinizdeki Kitâb’ı tasdik ederek indirdiğimiz Kur’ân’a inanın; Allah’ın emri daima yapılagelmiştir. Nisâ 48. Allah kendisine ortak koşmayı elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse, şüphesiz büyük bir günahla iftira etmiş olur. Nisâ 170. Ey İnsanlar! Peygamber Rabbiniz’den size gerçekle geldi, inanın, bu sizin hayrınızadır. İnkâr ederseniz, bilin ki, göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Allah bilendir. Hakim’dir. Nisâ 171. Ey Kitâb ehli! Dininizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin. Meryem oğlu Mesih, Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve kendinden bir ruhtur. Allah’a ve peygamberlerine inanın, “üçtür” demeyin, vazgeçin, bu hayrınızadır. Allah ancak bir tek Tanrı’dır, çocuğu olmaktan münezzehtir, göklerde olanlar da yerde olanlar da O’nundur. Vekil olarak Allah yeter. Nisâ 172. Mesih de, gözde melekler de Allah’a kul olmaktan asla çekinmezler. Kim O’na kulluktan çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki, O, hepsini huzuruna toplayacaktır. Bakara 41. Elinizde bulunan Tevrat’ı tasdik ederek indirdiğim Kur’ân’a, inanın; onu ilk inkâr edenler siz olmayın, ayetlerimi hiçbir değere karşılık değiştirmeyin ve bile bile hakkı gizlemeyin. Bakara 42. Hakkı batıla karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin Âl-i İmrân 64. De ki: “Ey Kitâb ehli! Ancak Allah’a kulluk etmek, O’na bir şeyi eş koşmamak, Allah’a bırakıp birbirimizi rab olarak benimsememek üzere, bizimle sizin aranızda müşterek bir söze gelin”. Eğer yüz çevirirlerse: “Bizim Müslüman olduğumuza şâhid olun” deyin. Âl-i İmrân 98. “Ey Kitâb ehli! Allah yaptıklarınızı görüp dururken, niçin Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorsunuz?” Âl-i İmrân 99. “Ey Kitâb ehli! Siz doğru olduğuna şahitken, niçin inananları Allah’ın yolunu eğri göstermeğe yeltenerek ondan çeviriyorsunuz? Allah işlediklerinizden gafil değildir”. Mâide 75. Meryem oğlu Mesih sadece peygamberdir, ondan önce de peygamberler geçmiştir, onun annesi dosdoğrudur, her ikisi de yemek yerlerdi. Onlara ayetleri nasıl açıkladığımıza bir bak, sonra da bak ki (haktan) nasıl yüz çeviriyorlar! Mâide 76. “Size zarar da fayda da veremeyecek, Allah’tan başka birine mi kulluk ediyorsunuz?” de. Allah hem işitir, hem bilir. Mâide 77. “Ey Kitâb ehli! Haksız olarak dininizde taşkınlık etmeyin. Daha önce sapıtan, çoğunu saptıran ve doğru yoldan ayrılan bir milletin heveslerine uymayın” de.

HAKİKATI İNKÂR KONUSUNDA ARALARINDA TAM BİR İTTİFAK YOK. İÇLERİNDE GERÇEKLERİ DUYUNCA GÖNLÜ YUMUŞAYAN, DURUMUNU DÜZELTEN, VAHYE DUYARLI BİR GRUP VAR

Âl-i İmrân 113. Ama hepsi bir değildir. Kitâblılar içinde, gece saatlerinde ayakta durup Allah’ın âyetlerini okuyarak secdeye kapanan bir topluluk da vardır. Âl-i İmrân 114. Onlar Allah’a ve âhiret gününe inanır, iyiliği emreder, kötülükten menederler. İşte onlar iyilerdendir. Âl-i İmrân 115. Yaptıkları hiçbir iyilik inkâr edilmeyecektir. Allah (günahtan) sakınanları bilir. Mâide 69. Doğrusu inananlar, Yahudiler, Sabiler ve Hıristiyanlardan Allah’a ve âhiret gününe inanan, yararlı iş yapan kimselere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. Mâide 82. İnananlara en şiddetli düşman olarak, insanlardan Yahudileri ve Allah’e eş koşanları bulursun. Onlardan, inananlara sevgice en yakın “Biz Hıristiyanız” diyenleri bulursun. Bu, onların içinde bilginler ve rahipler bulunmasından ve büyüklük taslamamalarındandır. Mâide 83. Rasûl’e indirilen (Kur’ân’ı) dinledikleri zaman, gördükleri gerçekten dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Derler ki : “Rabbimiz, inandık, bizi şahitlerle beraber yaz.” Mâide 84. Biz, Rabbimizin bizi iyilerle birlikte bulundurmasını umarken niçin Allah’a ve bize gelen gerçeğe inanmayalım?” Mâide 85. Allah onlara, dediklerine karşlıkı, temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi. Bu, iyi davrananların mükâfatıdır. Mâide 86. İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar cehennemliklerdir.

Kasas 51. Andolsun ki, Biz vahyi onlara ard arda yetiştirdik; belki düşünürler. Kasas 52. Kendilerine daha önceden Kitâb verdiklerimiz buna da inanırlar. Kasas 53. Kur’ân onlara okunduğu zaman: “Ona inandık, doğrusu o Rabbimizden gelen gerçektir; biz şüphesiz daha önceden Müslüman olmuş kimseleriz; derler. Ankebût 47. Sana Kitabı böylece indirdik; işte, kendilerine Kitap verdiklerimiz ona inanırlar; bunlardan da ona inanan bulunur. Ayetlerimizi ancak inkârcılar bile bile tanımazlar. Ahkâf 10. De ki: “Eğer bu Kitâb Allah katından ise ve siz de onu inkâr etmişseniz; İsrâîloğullarından bir şahit de bunun böyle olduğuna şehadet edip de inanmışken, siz yine de büyüklük taslarsınız, bana söyleyin kendinize yazık etmiş olmaz mısınız? “Doğrusu Allah zalim milleti doğru yola eriştirmez.

MÜ’MİNLERİN İMAN ŞARTI: PEYGAMBERLERE VE KİTAPLARA İMAN

Bakara 4. (Yâ Muhammed!) Sana indirilen ve senden önce indirilene inanırlar; âhirete de kesinlikle iman ederler. Âl-i İmrân 84. “Allah’a, bize indirilene, İbrâhîm’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilene, Rableri tarafından Mûsâ, İsâ ve peygamberlere verilene inandık, onları birbirinden ayırt etmeyiz biz O’na teslim olanlarız” de. En’âm 90. İşte bunlar Allah’ın doğru yola eriştirdikleridir, onların yoluna uy, “Sizden buna karşılık bir ücret istemem, bu sadece herkes için bir hatırlatmadır” de.

İSA’NIN DİLİYLE DOĞRULUĞA VE DÜRÜSTLÜĞE ÇAĞRI

Mâide 116. “Allah, “Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı olarak benimseyin dedin?”demişti de, “Haşa, hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem, şüphesiz Sen onu bilirsin; Sen, benim içimde olanı bilirsin; ben Senin içinde olanı bilmem; doğrusu görülmeyeni bilen ancak Sensin” demişti, Mâide 117. “Ben onlara sadece Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin diye bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetçe onlar hakkında şahit idim, beni aralarından aldığında onları Sen gözlüyordun. Sen her şeye şahitsin.” Mâide 118. “Onlara azap edersen, doğrusu onlar Senin kullarındır; onları bağışlarsan, Güçlü olan, Hakim olan şüphesiz ancak Sensin.”

İFTİRA VE BİLE BİLE GERÇEĞİ İNKÂR ÜZERİNE KURULAN BİR DİNİN HİÇBİR TEMELİ OLMAZ

Mâide 68. “Ey Kitâb ehli! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni gereğince uygulamadıkça bir temeliniz olmaz” de. Andolsun ki Rabbinden sana indirilen, Kur’ân, onlardan çoğunun azgınlık ve küfrünü artırır. Öyleyse kâfirler için tasalanma. Beyyine 4. Ama kendilerine Kitâb verilenler, onlara apaçık belge geldikten sonra ayrılığa düştüler. Beyyine 5. Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah’a has kılarak O’na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekâtı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur.

SAMİMİYSENİZ KİTABINIZIN VE PEYGAMBERİNİZİN EMRİNE UYUN, İNKÂR ETMEYİN

Bakara 41. Elinizde bulunan Tevrat’ı tasdik ederek indirdiğim Kur’ân’a, inanın; onu ilk inkâr edenler siz olmayın, ayetlerimi hiçbir değere karşılık değiştirmeyin ve bile bile hakkı gizlemeyin. Bakara 42. Hakkı batıla karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin Hûd 17. Rabbinin katından bir belgesi ve onun arkasından da bir şahidi olanlar, önlerinde de Musa’nın Kitâb’ı önder ve rahmet olarak bulunanlardır ki, işte onlar Kur’ân’a inanırlar. Hangi topluluk onu inkâr ederse yeri ateştir; senin de bundan şüphen olmasın. Doğrusu o, Rabbinden bir gerçektir, fakat insanların çoğu inanmazlar. Saf 6. Meryem oğlu İsa: “Ey İsrâîloğulları! Doğrusu ben, benden önce gelmiş olan Tevrat’ı doğrulayan, benden sonra gelecek ve adı Ahmet olacak bir peygamberi müjdeleyen, Allah’ın size gönderilmiş bir peygamberiyim” demişti. Ama o elçi, kendilerine belgelerle geldiği zaman: “Bu, apaçık bir sihirdir” demişlerdi. Mâide 52. Kalplerinde hastalık olanların, “Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz” diyerek onlara koştuğunu görürsün. Olur ki Allah bir zafer verir veya katından bir emir getirir de kalplerinde gizlediklerine içleri yananlara dönerler. Mâide 111. Havarilere, “Bana ve peygamberime inanın” diye bildirmiştim, “İnandık, bizim müslimler olduğumuza şahit ol” demişlerdi. Cuma 5. Kendilerine Tevrat öğretildiği halde, onun gereğini yapmayanların durumu, sırtına Kitâb yüklenmiş eşeğin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayan kimselerin durumu ne kötüdür! Allah zalimleri doğru yola eriştirmez.

■ “Ey Musa! Yahudiler için kardeşleri arasından, senin gibi bir peygamber çıkaracağım ve sözlerimi onun ağzına koyacağım ve ona emredeceğim her şeyi onlara söyleyecek.” (Tevrat/Tesniye 18:18-19.)

■ 45. Mezmur’da, gelecek olan bir peygamberin özellikleri sayılır: a) Üstün bir güzelliğe ve parlak bir yüze sahip olması, b) Dudaklarından hikmetli sözler saçılıyor olması, c) Zamanın sonuna (kıyamete) kadar mübarek olacağı, d) Kılıç, celâl ve haşmet kuşanmış olması, e) Kudretli ve güçlü olması, f) Yumuşak huylu ve adalet sahibi olması, g) Savaşçı olması h) Kavimlerin onun emri altına girmesi, ı) İyiliği sevip günaha kızması, j) Kralların kızlarının ona hizmet etmesi, k) Ona, komşu ülkelerin krallarından hediyeler gelmesi, l) Zenginlerin, onun çağrısına uyup, mallarını cömertçe din için harcamaları, m) İsminin nesilden nesile anılması ve milletlerin daima ona teşekkürde bulunması. (Tevrat/Mezmurlar 45/1,17)

■ “Rabb, Sînâ’dan geldi ve onlara Saîr’den doğdu; Faran (Mekke) dağından parladı.” (Tevrat/Tesniye 33:2)

■ “Bütün milletlerin ‘Himda’sı (İbranice- çok övülmüş) gelecektir.” (Tevrat/Haggay 2:7.)

■ “Ben Rab’den isteyeceğim ve O size, sizinle daimî kalacak olan başka bir Periqlytos(Çok övülmüş-Ahmed) gönderecektir.” (İncil/Yuhanna 14/16)

■ “Benim gitmem sizin için hayırlıdır; çünkü ben gitmezsem, Periqlytos (Ahmed) gelmez. O geldiği zaman, günaha dair ne varsa ıslah edecek ve hükümde dünyayı dize getirecektir. Size söyleyecek çok şeylerim var; fakat şimdi dayanamazsınız. Fakat o Periqlytos (Ahmed) gelince, size her hakikati gösterecek; zira kendiliğinden söylemeyecektir; fakat her ne işitirse söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir.” (İncil/Yuhanna 16/7,13)

■ “Artık sizinle çok şey konuşmayacağım; çünkü bu dünyanın reisi geliyor.” (İncil/Yuhanna 14/30)

Kemal ÖZEN Din Kültürü Öğretmeni e-Posta: [email protected]