Felak Suresi

Bismillahirrahmanirrahim

(İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla…)

(قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ (1) مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ (2) وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ (3) وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ (4) وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ (5

(1) De ki; “Sığınırım, bölerek yaratma işinin sahibine!   (2) Yarattığının şerrinden (3) (Özellikle) Bastırdığı zaman gecenin şerrinden (4) İlişkilere[1] fesat karıştıran[2] her kişinin şerrinden (5) Bir de çekememezlik ettiğinde çekemeyenin şerrinden (Allah’a sığınırım)!”

Birinci âyette “bölünme kanunu” diye tercüme ettiğimiz kelime el-felak (الْفَلَق)’tır. Felak; bölünme suretiyle yaratılan demektir. Bir şeyin ikiye bölünmesinden sonra üçüncü bir şey ortaya çıkar. Bu, Allah’ın yaratma kanunudur.

“Daneleri ve çekirdekleri bölen  Allah’tır. O, ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarır. İşte Allah budur! Buna rağmen nasıl kandırılıyorsunuz?” (En’âm 6/95)

Hücreler bölünerek çoğalır. Tohumlar bölünerek içlerinden filizler çıkar. Gecenin sonuna doğru, doğu ufkunda bir bölünme olur ve sabah vakti girer. Bu sırada ortaya çıkan aydınlığın batı ufkuna kadar yayılmasıyla birlikte gündüz başlar. Bu olay, dünyanın her yerinde her gün tekrarlanır.

“Karanlığı, günün ilk ışıklarıyla bölen, geceyi dinlenme zamanı yapan, güneş ile ayı hesaba uyduran odur. Bunlar güçlü ve bilgili olanın koyduğu ölçüdür.” (En’âm 6/96)

Göklerin ve yerin yaratılışı da bu kurala göre olmuştur. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Kafirlerin  görmeleri gerekmez mi, gökler ve yer bütün halinde iken patlattık ve her canlı şeyi sudan yarattık, hâlâ inanmayacaklar mı?” (Enbiya 21/30)

Tüm varlıklar bölünme suretiyle yaratılmıştır. Bu kanunu koyan Allah, bu âyette bizden kendisine sığınmamızı istemektedir.

Devam eden ayetlerde Allah’a, nelerden sığınmamız gerektiği açıklanmaktadır. Bunlar:

1-     Yarattığının şerrinden,

Allah’ın yarattığı şeyler yüzde yüz faydalı veya zararlı değildir. Her şeyde fayda da vardır, zarar da. İçki, kumar ve domuz eti gibi haram olanların zararı faydasından büyüktür.

İnsanlar da birbirlerine zarar verebilirler. Bu yüzden Allah’ın yarattığı her şeyin zararından Allah’a sığınmak gerekir.

2-     Bastırdığı zaman karanlığın şerrinden,

Karanlık, aydınlık gibi değildir. Karanlıkta şeytanlar, insanlar üzerindeki baskılarını artırırlar. Nebi aleyhisselam şöyle buyurmuştur:

“Karanlık çöktüğü zaman çocuklarınızı dışarı salmayın. Çünkü şeytanlar bu esnada her tarafa yayılırlar.”[3]

Gece vakti insanlar, işi gücü bırakıp dinlenirler. Bir ayette şöyle buyurulmuştur:

“O sizin için geceyi bir örtü; uykuyu, işe ara verme, gündüzü de dağılıp çalışma zamanı yapmıştır.”[4]

3-     İlişkilere fesat karıştıranların şerrinden,

Bu âyete gelenekte “Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden” şeklinde anlam verilir. Bize göre bu anlam yanlıştır. Kur’ân ayetlerinden biri diğerini açıklar[5]. Eğer bu anlam doğru olsa Kur’ân’da büyünün gerçek olduğuna ve düğümlere üflenerek büyü yapılabileceğine dair âyet olurdu. Firavunun büyücülerinin Musa aleyhisselama karşı yapılana “büyük bir büyü” diyen Kur’ân, o büyünün sadece bir göz boyama olduğunu bildirmiştir. Ayet şöyledir:

“Musa: “Siz atın!” dedi. Atınca insanların gözlerini boyadılar. Onları dehşete düşürdüler. Büyük bir sihir meydana getirdiler.” (A’raf 7/116)

Firavun’un büyücüleri ile ilgili bir âyet de şöyledir:

“Onların yaptığı büyücü hilesidir. Büyücü nerede olursa olsun umduğuna kavuşamaz.” (Taha 20/69)

Büyük sihir, hile ve göz boyama olduğuna göre diğerleri daha alt seviyede kalır. Öyleyse yukarıdaki âyete “Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden” şeklinde anlam verilemez.

İlişkiler diye tercüme ettiğimiz el-ukad (الْعُقَدِ), akd kelimesinin çoğuludur. Akd; bağlama, anlaşma, sözleşme anlamlarına gelir. Aynı kökten türetilmiş olan itikat; Allah’a bağlanma demektir.

Neffasat نفاثات)[6), neffase (نفاثة) kelimesinin çoğuludur; üflemeye benzer şey anlamına gelen nefs (نفث) kökünden türemiştir. Nebimizin Cebrail içime fısıldadı” [7] (إِنَّ رُوحَ القُدُس نَفَثَ في رُوعي) dediği rivayet edildiğine göre bu üfleme hayırlı da olabilir. Ayette onun şerli olanından Allah’a sığınmamız emredilmiştir. Onun şerli olanına nezğ (نَزْغٌ) denir. Çünkü nezğ (نَزْغٌ), iki şeyin arasını bozma anlamına[8] gelir. Şeytanlar, insanın insan ile ve insanın Allah ile olan ilişkisini bozmaya çalıştıklarından Allah Teâlâ ‘nezğ’den kendine sığınmamızı emretmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Şeytanın yönlendirmesini hissedersen hemen Allah’a sığın. Çünkü O, seni dinler ve bilir.” (A’raf 7/200)

Böylece bu âyetin yukarıdaki âyeti açıkladığı ortaya çıkar.

4-     Kıskançlık ettiği zaman kıskananın şerrinden,

Kıskançlar, karşı tarafın zarara uğraması için her şeyi yapabilirler. Kıskançlıktan Allah’a sığınmak; hem başkalarını kıskanmamayı, hem de kıskançlık yaratmamak için kibir ve gösterişten sakınmayı gerektirir.

Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır

_____________________________________________


[1] İlişkiler diye meal verdiğimiz kelime ‘ukad’dır (الْعُقَدِ), ‘bağlar’ anlamına gelir. (Müfredat)

[2] النَّفَّاثَاتِ kelimesine النفوس النَّفَّاثَاتِ anlamı verilmiştir. نفث bir şeyin ağızdan çıkmasına denir (Mekâyîs). İlişkiler konusunda, bazı kimselerin ağzından çıkan şeylerin şerrinden Allah’a sığınılıyorsa bunlar ilişkilere fesat karıştırmaktan başka bir şey olamaz.

[3] Buhari, Bed’ü’l-Halk 11/87.

[4] Furkan 25/47.

[5] “Elif, Lâm, Râ. Bu öyle bir kitaptır ki, âyetleri hem  muhkem kılınmış hem  de doğru kararlar veren ve her şeyin iç yüzünü bilen Allah tarafından açıklanmıştır.” (Hud 11/1)

[6] Ayetteki نفاثات kelimesi نفوس’un çoğulu sayılarak anlam verilmiştir. Böylece hem erkekleri hem kadınları içine almış olur.

[7] Lisan’ul-Arab

[8] كلمة  تدلُّ على إفسادٍ بين اثنين (Mekâyîs’ul-luğa)