Buruc Suresi

İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla

1)      Burçları[1] olan göğe,

2)      Söz verilen güne,

3)      Hakka şahit olana ve şahit olunan hakka yemin olsun ki[2],

4)      O çukuru kazanlar kahroldular.

5)      Yakıt dolu ateş çukurunu…

6)      Onlar ateşin çevresinde oturur,

7)      Müminlere yaptıklarını seyrederlerdi.

8)      Bu cezayı vermelerinin tek sebebi, müminlerin, güçlü ve her şeyi güzel yapan Allah’a inanmalarıydı[3].

9)      Göklerin ve yerin tek hâkimi olan Allah’a inanmaları… Üstelik Allah, her şeye şahittir.

10)    Mümin erkeklerle mümin kadınları o çukurda yakıp da[4] tevbe[5] etmeyenlerin payına düşen Cehennem azabı ve yangın[6] azabıdır.

11)    İnanan ve iyi iş yapanlar ise içinden ırmaklar akan cennetlere kavuşurlar. İşte büyük zafer budur.

12)    Rabbin yakaladı mı kıskıvrak yakalar.

13)    İlkin var eden ve yeniden var edecek olan odur.

14)    Bağışlaması çok, sevgisi çok olan odur.

15)    Arşın sahibidir, pek yücedir.

16)    Dilediği her şeyi yapacak güçtedir.

17)    Orduların haberi sana geldi değil mi?

18)    Firavun’un ve Semud’un haberi…

19)    Aslında bu kâfirler (de onlar gibi) yalan içinde yüzmektedirler.

20)    Ama Allah bunları da çepeçevre kuşatmıştır.

21)    Aslında bunların yalan dedikleri yüce Kur’ân’dır[7].

22)    O, Levh-i mahfuzdadır.

Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır

_______________________________________________


[1] Burç (بُرج), Arapçada köşk ve kale anlamına gelir (Mekâyîs s.239). Köşkler gibi güzel ve parlak olan oniki yıldız kümesine de burç denir. Bunlar; Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık diye adlandırılmışlardır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Biz gerçekten gökte burçlar oluşturduk ve onları, seyredenler için süsledik.” (Hicr 15/16)

Burçlar, ayın konak yerleri gibidir, bir yılda hepsini dolaşır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Güneşi aydınlatıcı, ayı da aydınlık yapan odur. Aya konak yerleri belirlemiştir ki, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Allah onları gerçek varlıklar olarak yaratmıştır. O bilen bir toplum için ayetlerini ayrıntılı olarak açıklar.” (Yunus 10/5)

[2] Ergenlik çağına ermiş her insan Allah’ın varlığına ve birliğine, onun kendi (rabbi) olduğuna şahit olur. Bazıları bu şahitliğin gereğini ölene kadar yerine getirir, ondan başkasına kul olmazlar. Bunlar önemli oldukları için Allah Teâlâ bunlara yemin etmiştir. Şahit olunan ise Allah Teâlâ’nın kendisidir.

“Rabbin, Âdemoğullarından, onların bellerinden nesillerini aldığında (erginlik çağına girdiklerinde) onları kendilerine karşı şahit tutarak “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” der. Onlar da: “Evet Rabbimizsin. Biz buna şahidiz.” derler. Artık Kıyâmet günü; “biz bunun farkında değildik” diyemezsiniz. Şunu da diyemezsiniz: “Önceden ortak koşanlar babalarımızdı. Biz ise onlardan sonra gelen bir nesildik. O batıla sapanların işlediklerinden ötürü bizi yok mu edeceksin?” (Araf 7/172)

Âdemoğlunun belinden neslinin alınması, nesle sebep olan tohumun alınmasıdır. O da buluğla başlar.

[3] Allah’a inanmak, Allah’a güvenmek demektir. İnandığını söyleyen herkes aslında Allah’a gereği gibi güvenmez. Dolayısıyla Allah’a güvenenler, bu gibilerin hesaplarını bozarlar.

[4] Fitne, altını ve gümüşü ateşte eriterek saflaştırma işlemidir (Lisan’ul-Arab c.13 s.317). Bunlar da Müslümanları ateşe atarak imanlarının saflığını görmüşlerdir.

[5] Tevbe, dönüş yapmak demektir. Tevbe kapısı, Müslümanlara bu zulmü yapanlara dahi açıktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ey kendilerini aşırı derecede kötü duruma sokmuş kullarım, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. O, çok bağışlar, ikramda bulunur.” (Zümer 42/53)

[6] Onlar Müslümanları yaktıkları için kendileri de yanacaklardır.

[7]Onların sözlerinin seni üzdüğünü elbette biliyoruz. Onlar seni yalanlamıyorlar, aslında o zalimler bile bile Allah’ın âyetlerini yalanlıyorlar.” (En’am 6/33)