İsmail Aleyhisselam

“O Beyt’i insanların toplanacağı ve güvende olacağı bir yer yaptık. Siz makam-ı İbrahim’i /İbrahim’in ibadet için durduğu yerleri, ibadet yeri yapın. İbrahim ile İsmail’e görev verdik, “Beyt’imi tavaf edenler, itikâfta bulunanlar, rükû ve secde edenler /namaz kılanlar için tertemiz tutun!” dedik.

Bir gün İbrahim şöyle yalvardı: “Rabbim /Sahibim, burayı güvenli bir belde yap! Buranın halkından Allah’a ve ahiret gününe inananları her üründen rızıklandır!” Allah da şöyle dedi: “Ayetleri görmezlikte direneni de bir süre nimetlerden yararlandırır, ama daha sonra onu ateş azabına mahkûm ederim. Ne kötü hale gelmektir o!”

İbrahim ile İsmail, Kâbe’nin temellerini yükselttikleri sırada şöyle yalvardılar: “Rabbimiz, bu işimizi kabul et, daima dinleyen ve bilen sensin!”

“Rabbimiz! İkimizi de sana teslim olmuş kişiler yap, soyumuzdan gelenlerden sana teslim olmuş bir toplum oluştur! Bize hac ve umre ibadetlerini yapacağımız yerleri göster ve tövbemizi /dönüşümüzü kabul et! Tövbeleri /dönüşleri kabul eden ve ikramı bol olan sensin!

“Rabbimiz! Onlara kendi içlerinden bir elçi görevlendir de senin ayetlerini onlara, bağlantılarıyla birlikte okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları geliştirsin. Daima üstün olan ve bütün kararları doğru olan sadece sensin!” (Bakara 2/125-129)

Gelen Vahiy

“Siz şöyle söyleyin: Biz Allah’a inanıp güvendik; bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilene, Musa’ya ve İsa’ya verilmiş olana, Rableri /Sahipleri tarafından bütün nebilere verilenlere inandık. Onlardan birini diğerinden ayırmayız. Biz sadece Allah’a teslim olmuş kimseleriz.” (Bakara 2/136)

“Biz, Nuh’a ve ondan sonra gelen nebilere nasıl vahyettiysek sana da öyle vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a vahyetmiş ve Davud’a da bir zebûr /bir kitap vermiştik.” (Nisa 4/163)

“İbrahim’e, İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik, hepsine doğru yolu gösterdik. Daha önce Nuh’a da doğru yolu göstermiştik. Onun soyundan Davud’a, Süleyman’a, Eyyub’a, Yusuf’a, Musa’ya ve Harun’a da gösterdik. Biz, güzel davrananları böyle ödüllendiririz. Zekeriyya’ya, Yahya’ya, İsa’ya ve İlyas’a da… Bunların hepsi iyilerdendir. İsmail’e, Elyesa’ya, Yunus’a, Lut’a da doğru yolu gösterdik. Hepsini çağdaşlarından üstün kıldık. Onların babaları, soyları ve kardeşleri içinden de; onları da seçtik ve doğru yola yönlendirdik.” (En’am 6/84-87)

“Her şeyi mükemmel yapmak, yaşlı olmama rağmen bana İsmail ile İshak’ı lütfeden Allah’a özgüdür. Rabbim! Beni namazı düzgün ve sürekli kılanlardan eyle, soyumdan gelenleri de. Rabbimiz, duamı kabul eyle!” (İbrahim 14/39-40) “Bu kitapta İsmail’i de anlat. O, sözünü tutan biriydi; nebi olan resuldü. Ailesine namazı ve zekâtı emrederdi. Rabbinin katında kendisinden razı olunan bir kişiydi.” (Meryem 19/54-55)

“İşte bunlar, Allah’ın nimet verdiği nebilerdendir.  Âdem’in ve Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın soyundan, İbrahim’in ve İsrail’in soyundandır. Seçip doğru yolu gösterdiğimiz kimselerdendir. Rahman’ın ayetleri kendilerine bağlantılarıyla okununca ağlayarak secdeye kapanırlardı.

Onların ardından namazı ihmal eden ve çekici şeylerin peşine düşen bir nesil geldi. Onlar, yaptıkları yanlışların sonuçlarıyla ileride yüzleşeceklerdir.” (Meryem 19/58-59) “

İsmail, İdris ve Zülkifl… Hepsi de sabırlı /duruşunu bozmayan kimselerdendi. Onları iyilik ve ikramımız içine aldık, çünkü onlar iyi kimselerdendi.” (Enbiya 21/85-86)

“İsmail’i, Elyesa’yı, Zülkifl’i de anlat. Hepsi iyilerdendir. Bu, akılda tutulması gereken doğru bilgidir. Müttakiler/kendini yanlışlardan koruyanlar için varacakları gerçekten güzel bir yer vardır. Kapıları onlar için açılmış Adn cennetleri vardır. Oralara kurulacaklar, çeşit çeşit meyveler ve içecekler isteyeceklerdir. Yanlarında gözlerini üzerlerinden ayırmayan, birbirleriyle yaşıt hizmetçi kızlar /huriler olacaktır. Hesap günü için size vaadedilen budur. Bu bizim rızıklandırmamızdır; asla tükenecek değildir.” (Sad 38/48-54)

Abdulaziz BAYINDIR