Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’na Mektup – 3

Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu,

Başbakan olduktan sonra ölülerden destur (izin) aldığınızı defalarca söylediniz. Bu, Allah’ın affetmediği şirk suçu olduğu için daha önce iki açık mektupta size şu âyetleri hatırlatmıştık:

“Allah ile aranıza koyup çağrıda bulunduklarınız sizin gibi kullardır. İçinize yatıyorsa onlara seslenin de size cevap versinler.

Ayakları mı var ki, yürüsünler. Elleri mi var ki tutsunlar. Gözleri mi var ki, görsünler. Kulakları mı var ki, işitsinler. De ki: “çağırın ortaklarınızı, sonra bana tuzak kurun; hiç göz açtırmayın. Benim velim, bu Kitabı indiren Allah’tır. O, iyilere velilik eder.”

Allah ile aranıza koyup yardıma çağırdıklarınız; size yardım etmek şöyle dursun, kendilerine bile yardım edemezler.”(A’râf 7/194-195)

Uyarılarımız size ulaşmamış olmalı ki 28 Aralık’ta Hatay’da şunları söylediniz:

“… Sadece toprağın üstündekilerin değil, toprağın altındaki aziz şehitlerimizin de rızasını alarak bu yola çıkmışız. Biz görev aldığımızda Ankara’da oturmadık. Daha ilk hafta içinde Hz. Mevlana’nın, Şeyh Edebali’nin rızasını almak için, Konya’ya, İstanbul’a, Söğüt’e gittik, arkasından da bütün o manevi önderlerin diyarlarını gezdik Hacı Bektaş-ı Veli’nin ve diğerlerinin. Şimdi de Habib-i Neccar’ın huzurundayız…[1]

Biz, hatalı gördüğümüz her konuda sizleri âyetlerle uyarmaya devam edeceğiz. Yukarıdaki ifadeleri kullanan biri olarak lütfen şu âyeti de düşünün:

“De ki, Allah’a yakın sandıklarınızı; göklerde ve yerde zerre kadar bir yetkiye sahip olmayan o kimseleri çağıracaksanız çağırın. Onların bu iki yerde ne bir ortaklıkları ne de Allah’ın onların içinden bir destekçisi vardır.”(Sebe’ 34/22)

Ölülerden destek bekleme işi, Hıristiyan dünyasında da yaygındır. Katoliklere göre İsa, Baba’nın yanında Hıristiyanların avukatlığını yapar. Onlar lehine aracılık etmek için hep canlıdır. Allah’ın huzurunda daima hazır bulunmaktadır[2].

İsa aleyhisselamın bunlardan haberi olmaz. Çünkü Ahirette Allah ile arasında şu konuşma geçecektir:

“Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara sen dedin mi ki, “Beni ve anamı Allah ile aranızda iki aracı tanrı edinin?” İsa şöyle diyecektir: “Haşa senin böyle şeyle ne ilgin olur! Benim doğru olmayanı söylemem olacak şey değildir. Eğer söylediysem elbette bilirsin. Sen, benim içimde olanı bilirsin ama ben senin içinde olanı bilmem; bütün bilinmeyenleri bilen sadece sensin.”

Bana ne emrettiysen onlara onu söyledim. Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah’a kul olun dedim. Aralarında bulunduğum sürece onlara tanıktım. Beni vefat ettirdikten sonra onları sadece sen görüp gözettin. Sen her şeye tanıksın.”(Mâide 5/116–117)

Sayın Davutoğlu,

Vefatından sonra olup bitenlerden İsa aleyhisselamın haberi yoksa diğerlerinin de yoktur.

 

Abdulaziz Bayındır

 

Yazdığımız Diğer Mektuplar:

Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu

Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Cevabı

_______________________________________________


[2]  Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, İstanbul 2000, paragraf 519. (Papa 14. Lui’nin (Episkopos II. Jean Paul) emriyle 1986’da Kardinal Joseph Ratzinger (Papa XVI. Benedictus) başkanlığında, 12 kişilik bir heyetin altı yıllık çalışmasıyla meydana getirilmiş, Dominik PAMİR tarafından Türkçeye çevirmiştir.)