KUR’ÂN’I DEĞERSİZLEŞTİRME ÇALIŞMALARI

(Bu yazı, Kitap ve Hikmet dergimizin 24. Sayısı için yazdığımız NEBİLERİN VE KİTAPLARIN ÖLDÜRÜLMESİ başlıklı yazımızın bir bölümüdür.)

Zeyd ve Zeynep Olayı

İmam Şafiî’nin kitabında Sünnetin, Allah adına, onun, özel ve genel hükümlerdeki muradını açıkladığı iddiasını ispat için delil getirilen şu âyet, bu iddiayı tümüyle çürütür:

Allah ve Resulü bir işi kesinleştirince inanmış bir erkeğin ve kadının, kendi işlerinde seçme hakkı kalmaz. Kim, Allah’a ve Resulüne isyan ederse açık bir şekilde sapmış olur.” (Ahzab 33/36)

Bu âyetin hemen arkasından Zeyd ve Zeynep ile ilgili şu âyet gelir:

“Allah’ın nimet verdiği ve senin de nimet verdiğin kimseye: “Eşini nikâhında tut, Allah’tan kork” diyordun ama aslında insanlardan korkarak Allah’ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyordun. Oysa doğru olan[1] (insanlardan değil) Allah’tan korkmandır. Zeyd eşiyle ilişiğini kesince onu seninle evlendirdik ki, müminlerin evlatlıkları, eşleriyle ilişkilerini kesince onlarla evlenmelerinde bir sıkıntı olmasın. Allah’ın buyruğu yerine gelmiştir. (Ahzab 33/37)

İddia edildiği gibi bu âyet, Nebî’mizin sözlerinin, Allah adına, onun özel ve genel hükümlerdeki muradını açıkladığının delili olsa onun verdiği: “Eşini nikâhında tut” emrinden sonra Zeyd’in eşini boşamaması gerekirdi. Ama Zeyd, Nebî’mizin emrine uymadı ve Zeyneb’i boşadı. Geleneğe göre Zeyd’in suçlanması gerekirken Allah Nebî’mizi suçlamıştır.

Nisa 23. âyette, öz oğlun boşadığı eş, evlenilmesi yasak olan kadınlardan sayıldığı halde evlatlığın boşadığı eşle ilgili bir yasak yoktur. Nebîmiz, müminlere örnek olmakla görevli (Ahzab 33/21) olduğundan, Zeyd’in Zeyneb’i boşaması halinde Allah’ın onu Zeynep ile evlendirmesinden korkmuştu. O dönemde kimse bunu hoş karşılamazdı. Zeyneb’in de böyle bir evliliğe razı olması beklenemezdi. Öyleyse 36. âyetin ilk muhatapları Muhammed aleyhisselam ile Zeynep idi. İndiği gün için âyeti şöyle anlamak gerekir:

 Allah ve Resulü bir işi kesinleştirince inanmış bir erkeğin (Muhammed’in) ve kadının (Zeyneb’in), kendi işlerinde seçme hakkı kalmaz. Kim, Allah’a ve Resulüne isyan ederse açık bir şekilde sapmış olur.” (Ahzab 33/36)

O zaman bu âyetteki resul, Muhammed aleyhisselamın tebliğ ettiği Kur’ân’dan başkası olamaz. Çünkü Arap dilinde Resul/رسول “gönderilen” demektir. İlk anlamı “gönderilen söz” ikinci anlamı da o sözü iletsin diye gönderilen elçidir[11]. Nebî’miz gibi Zeynep de bu evliliği istemediği için evlendirmeyi bizzat Allah yapmış ve sebebini şöyle açıklamıştır:

“Zeyd eşiyle ilişiğini kesince onu seninle biz evlendirdik ki, müminlerin evlatlıkları, eşleriyle ilişkilerini kesince onlarla evlenmeleri konusunda bir sıkıntı olmasın.

Bundan sonra gelen şu âyet ile Nebî’mizin gönlü alınmıştır:

“Allah’ın, Nebîsi için farz kıldığı şeylerde, ona bir sıkıntı olmaz. Bu, Allah’ın bundan öncekilere de uyguladığı sünneti/yasasıdır. Allah’ın emri ölçülü biçilidir.” (Ahzab 33/38)

O zaman yukarıdaki âyete şu anlamı vermek gerekir:

“Allah ve Resulü/Elçisinin getirdiği âyetler bir işi kesinleştirdiğinde inanıp güvenmiş bir erkeğin ve kadının, kendi işlerinden dolayı seçme hakkı kalmaz. Kim, Allah’a ve Resulüne/Elçisinin getirdiği âyetlere baş kaldırırsa açık bir şekilde sapmış olur.” (Ahzab 33/36)

Hikmet yok edilerek âyetler arası ilişkiler koparıldığı için Nebî’mizin Zeynep validemizle evliliğinin nasıl istismar edildiğini ve bu yüzden onun nasıl aşağılandığını bilmeyen yoktur.

Prof. Dr. Abdulaziz BAYINDIR

_______________________________________

[1] أَحَقُّ kelimesine sıfat-ı müşebbehe anlamı verilmiştir. Çünkü 39. âyette şöyle buyrulmaktadır: “Allah’ın emirlerini tebliğ edenler, Allah’tan korkar, başka kimseden korkmazlar.”