Basın Bildirisi -2012

13.09.2012

Libya ve Mısır gibi ülkelerdeki Selefiler, ABD’de yaşayan İsrail doğumlu bir Yahudi olan Sam Bacile tarafından çekilen ve Hz. Muhammed ile İslam’a hakaret ifadeleri içerdiği belirtilen bir filmi protesto etmek için Kahire’deki ABD Büyükelçiliği’ne saldırmış, Bingazi’de de konsolosluk binasını ateşe vermiş, çıkan olaylar esnasında ABD Büyükelçisi Chris Stevens ve üç elçilik çalışanı hayatını kaybetmiştir. Bu olay İslam’a muhalefet eden kişi ve kuruluşların bazı fiillerine yönelik olarak gelişen birçok olay sebebiyle Gayrimüslimlerle ilişkilerin Kur’ân’daki dayanaklarının ve Nebimiz tarafından yapılan uygulamaların bilinmesinin büyük önem taşıdığını tekrar ortaya koymuş ve aşağıdaki bilgilendirmenin yapılmasını gerekli kılmıştır.

İslam’a karşı yapılan saldırılar karşısında Müslümanların sergilemesi gereken tavrı belirleyen âyetler şunlardır. Allah, dininizden dolayı sizi öldürmeye kalkışmamış ve sizi yaşadığınız yerlerden çıkarmamış kimselere iyilik etmenizi ve değer vermenizi yasaklamaz. Allah değer bilenleri sever. Allah’ın yasakladığı şey sadece, dininizden dolayı sizi öldürmeye kalkışanlara, sizi yaşadığınız yerden çıkaranlara ve çıkarılmanıza destek verenlere yakınlık göstermenizdir. Onlara yakınlık gösterenler yanlış yaparlar. (Mümtehine 60/8-9) Âyetler, gayrimüslimler için üç kırmızı çizgi belirlemiştir:

1.   Dinimizden dolayı bizimle savaşmaları,

2.   Bizi yurdumuzdan çıkarmaları,

3.   Yurdumuzdan çıkaranlara destek vermeleri. Bu çizgileri çiğneyenlerle dostluk kuramayız.

Bizimle savaşanlara karşı Allah Teâlâ şu emri vermiştir: “Allah yolunda, sizinle savaşanlarla savaşın ve haksız saldırı yapmayın.  Allah, haksız saldırı yapanları sevmez.” (Bakara 2/190) Müslümanlar, Mekkelilerle hicretin 6. yılında, Hudeybiye’de 10 yıl süreli barış antlaşması yapmışlar ama Mekkeliler antlaşmayı bozmuşlardı. Bunun üzerine Nebimiz hicri 8. yılda Mekke’yi fethetmiş ama antlaşmayı bozan savaş suçlularına, Hicri 9. yılda Hac mevsiminde inen Tevbe suresinin ilk dört ayeti gereğince tam 15 ay dokunmamıştı. Bu süre geçince surenin beşinci ayeti uygulandı. Ayet şöyledir:  “(Dokunulmaz oldukları bu aylar  çıkınca (antlaşmayı bozduğu halde Mekke’den ayrılmayan) o müşrikleri  bulduğunuz yerde öldürün. Onları yakalayın, kuşatın ve onlar için her gözetleme yerinde bekleyin. Ama dönüş yapar, namazı özenle ve sürekli kılar, zekatı da verirlerse artık onlara ilişmeyin.  Çünkü Allah bağışlar, ikramı boldur.” (Tevbe 9/5)

Bu âyetlerin hükmü, üç kırmızı çizgiyi aşmakla kalmamış, yapılan barış antlaşmasını da bozarak savaşa sebep olmuş savaş suçluları ile sınırlıdır. Diğer gayri Müslimleri kapsamaz. Siyasi baskılarla ortaya çıkmış farklı iddialar vardır. Kur’ân ve Sünnet ışığında o iddiaların kabul edilebilecek bir yanı yoktur. Bu iddialardan biri dinden dönenin öldürülmesi gereğidir. Kuran ve Sünnet açısından bakıldığında dinden dönen bir kimsenin öldürülebileceğini söylemek mümkün değildir. İnsan, herhangi bir dini kabul veya reddedebilir. Yanlış din seçen sonucuna katlanır. Doğruyu tespit için tartışmak gerekir. Bu tür tartışmalar, ceza hukuku sahasına girmez. Bunun doğuracağı sıkıntılara katlanmak icap eder.

Allah Teâlâ şöyle buyurur:“ Mallarınız ve canlarınız konusunda yıpratıcı bir imtihandan geçirileceğiniz kesindir. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden çok sayıda üzücü söz işiteceğiniz de kesindir. Eğer kendinizi koruyarak sabrederseniz bilin ki bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir”. (Âl-i İmrân 3/186)

Üzücü söz ve hakaret, Mümtehine suresinin 8 ve 9. âyetlerinde belirtilen üç kırmızı çizgiden olmadığı için böylelerine karşı; sabırlı, tedbirli ve kararlı olma dışında bir yol gösterilmemiştir. Allah’ın Elçisi Muhammed aleyhisselama ve müslümanlara sözlü saldırılar oluyordu. Özellikle şairlerin yaptığı saldırılar çok etkiliydi. Nebimiz onlara Hassan b. Sabit, Kâ’b b. Mâlik ve Abdullah b. Revâha gibi müslüman şairlerin şiirleriyle karşılık veriyordu. Şiir­leriyle büyük hizmetler yapan Hassan b. Sabit’e Peygamberimiz “Allahım, onu Kutsal Ruh ile destekle!” diye dua etmişti. Dolayısıyla bu gibi durumlarda yapılacak şey, sözlü saldırıya sözlü cevap vermektir. Nebimiz, önce Müslüman olan, sonra dinden dönen ve problem kaynağı olan ikiyüzlülerden de çok çekmiş ama üç kırmızı çizgiden birini çiğnemedikleri sürece Mümtahıne suresinin ilgili âyetleri gereğince onlara iyi davranmış, onları cezalandırmamıştır.