Ne Kadar da Az Düşünüyoruz

Sayın Abdülaziz Bayındır, Otuz sekiz yaşında bir bayanım. Kendimi bildim bileli ailemde sürekli Kur’an‘ı Kerim okunur, namaz kılınır, oruç tutulur. Böyle bir ailede yetişmeme rağmen hiçbir zaman ailemden başörtüsü de dahil ibadetler konusunda baskı görmedim. On beş yaşında bir akrabamın yanına kalmak için gittim ve izlerini bugün bile taşıdığım sayısız olaylar yaşadım. Benim gibi hayatının baharında olan bir çocuğa zorla başörtüsü taktılar, zorla namaz kıldırdılar ve uydurma olduklarını sonradan öğrendiğim hikayelerle Allah’ı haşa acımasız, gaddar bir varlık olarak gösterdiler. O güne kadar Yüce Yaratıcımızla ilgili hiçbir bilgisi olmayan ben çok sarsıldım. Tarikat mensubu olan bu kişiler sürekli olarak Efendi Hazretleri isimli bir zattan bahsediyor ve onun öğretilerini kendilerine rehber edindiklerini söylüyorlardı. Müzik dinlersem Ahirette kulağıma şiş batırılacağını, namaz kılmazsam kızgın demirlerin üzerine oturtulacağımı, o güne kadar saçlarımı gösterdiğim için saçımın her teli için cayır cayır yanacağımı ve günah işlersem Allah’ın beni bu dünyada çarpacağını Efendi Hazretlerinin Mübarek bir insan olduğunu, onun beni gördüğünü vs vs anlattılar. Benden kilometrelerce uzakta olan bir insan beni nasıl görebilirdi ? Ben İzmir‘deydim O kişi ise İstanbul’da. Aklım almıyordu. Bu soruları sormam onlara göre şirkti. Allah şirki affetmezdi. Çarşaf giyme konusunda baskı yapmaya başladıklarında ailemin yanına döndüm.

Babam Kur’an Kursu’na gitmek ister misin? diye sorduğunda hayır istemiyorum diyemedim çünkü Allah’ın beni çarpmasından korktum. Aslında niyetim ailemin yanına döndüğümde başörtüsünü çıkarmak ve eğitimime devam etmekti. İkinci zorlu sürecim başladı; Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olan Kur’an Kursundaki hocamda ne yazıkki aynı Tarikate mensuptu.Kendisi çarşaf giymediği halde çarşafsız dolaşmanın şirk olduğunu anlatarak çarşaf giymemi sağladı. Çok zor olmasına rağmen giydim.Bir yıllık kurs sürecinde kurs hocası bana ve arkadaşlarıma sayısız hikayeler, uydurma hadisler, menkıbeler anlatarak din anlayışımızı şekillendirdi. Hocaya sadece Tarikate girmeni istiyorum deyince karşı çıktım ve girmedim. Çünkü Efendi Hazretleri denen şahsı hiç sevmemiştim. Üstelik Hazret, sadece Allah ve Resulü için kullanılan bir kelime değilmiy di. Bu şahıs bu mertebeye nasıl ulaşmıştı ? 16 yaşında kafamdaki sorular bunlardı. Kursu bitirdikten sonra, uzun bir süre kurs hocasının öğrettikleri doğrultusunda yaşadım. Allah adeletliydi inanıyordum, peki neden bu kadar zor bir din yaratmıştı. Vazgeçtim saçlarımı açtım,bana öğretilen her şeyi reddttim, kitaplara küstüm ,hiçbir hocayı dinlemedim gayri ahlaki bir yaşayış biçimini benimsemediğim için uç noktalara gitmedim .Ama İslam’a küstüm. Taa ki sizi Ramazan ayında dinleyinceye kadar. Siz daha önce neredeydiniz.

Yıllardır içimde kalan Kur’an okuma aşkını canlandırdınız, Allah’a ve onun Yüce Dinine duyduğum aşkı kalbimin derinliklerinden çıkardınız. Dinimi yaşamak konusundaki heyecanım aslında hala tazeymiş.Tüm bu güzelliklere siz vesile oldunuz. Eserlerinizi okumaya başladım. Kur’an Işığında Tarikatçiliğe Bakış kitabınız o kadar güzel gösteriyor ki, insanların neden Kur’an daki dini yaşamadığını. Kur’an ın ifadesiyle; Ne Kadar da Az Düşünüyoruz. İnşaallah benim gibi nice insanları gerçek İslam’la tanıştırmaya muvaffak olursunuz. Çalışmalarınızda Başarılar Dilerim.

Songül Çelebi