Abdulaziz Bayındır’dan Halkımıza Duyuru

Aşağıdaki hususları sizlerle paylaşma ihtiyacı doğmuştur:

1- İmsâk tartışmalarına son vermek için 26 Temmuz 2013’te, Diyanet İşleri Başkanlığının ilgili birimlerinin yanı sıra basın ve yayın organlarına elektronik posta göndererek yaptığımız birlikte gözlem çağrısı cevapsız kalmıştır.

2- Dr. Ekrem KELEŞ, 20 Temmuz’u 21 Temmuz’a bağlayan gece, Habertürk Televizyonunda yayınlanan Tarihin Arka Odası programına telefonla katılarak imsak konusunu bizimle canlı yayında tartışma sözü vermiş ama o söz, bugüne kadar yerine getirilmemiştir.

3-  26 Temmuz gecesi Diyanet TV’de Diyanet İşleri Başkan yardımcısı Dr. Ekrem KELEŞ, Din İşleri Yüksek Kurulu eski üyesi Doç. Dr. İsmail KARAGÖZ ile Ankara Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sacit ÖZDEMİR’in katıldığı ve sunuculuğunu Faruk BİLGİN’in yaptığı Divan programında, imsak vaktinin belgelendiği iddia edilen aldatıcı ve yanıltıcı fotoğraflarla ilgili açıklama taleplerimize tatminkâr bir cevap verilmemiştir.

4- Her müslümanı ilgilendiren bir konuda, devlet gücü ile oluşturulan baskı, kara propaganda ve bilgiye değil kuruma güvenilmesine dayalı telkinler yetmiyormuş gibi Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ’in basına yansıyan, “imsak tartışmalarının ahlaki soruna dönüştüğü” şeklindeki ifadelerinin muhatabı da böylece ortaya çıkmış oldu.

5- Yıllardır ekip halinde yaptığımız araştırma ve gözlemleri, dört kez kutup bölgesine taşıdık.  Tarihte ilk defa ekvatordan kutuplara kadar namaz ve oruç vakitlerinin gerçek hesaplarını, Kur’ân’a ve Sünnete göre yapıp bir takvim çıkardığımızı ilan ettik. Bu süreçte Diyanet İşleri Başkanlığı uzmanlarının da aramızda yer almasına dair taleplerimiz hiçbir zaman olumlu karşılık bulmadı. Vardığımız sonuçları tartışmak istediğimizi hep duyurduk ama Diyanetin ilgili toplantılarına çağrılmadık; bizim toplantılara da davetimize rağmen temsilci gönderilmedi. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi halkın huzurunu kaçırmakla suçlandık.

6- Yüzde yüz haklı olduğumuz bir dini konuda, dini bir kurumun bizi haksız çıkartmak için gösterdiği olağanüstü gayret, tarih içinde İslam dininin tanınmaz hale gelmesinin ardındaki asıl sebebi göstermesi bakımından ibret vericidir. Hocaların ve konuyu bilen kişilerin büyük çoğunluğunun, ibadetlerini batıl kılma pahasına doğrunun değil de güçlünün yanında yer aldığını görmek de bizim için unutulmaz bir tecrübe olmuştur. Varılan bu son durumu halkımıza duyururuz.